Menu

Arama Yapın

MARKA VE PATENT VEKİLLİĞİ SINAVINA HAZIRLIK EĞİTİMLERİNİ İNCELE!

Menu

Bu kitap, e-kitap formatında olduğu için 0,18 ağaç kesilmekten kurtarılmıştır.

E-Kitaplar

5737 Sayılı Vakıflar Kanununun Geçici 12. Maddesi Kapsamında Dağılan Veya Dağıtılmasına Karar Verilen Vakıfların Yeniden Kurulabilmesi

  • Yayınevi: Aristo Yayınevi
  • Yazar: Prof. Dr. Ömer ÇINAR
  • Sayfa Sayısı: 25
  • Yayın Tarihi: 10.05.2021
  • Baskı: 1
  • Tür: E-kitap
  • Basılı Olsaydı Fiyatı: 20,00
20,00 TL
8,00 TL

Bu kitap 1880 kez incelendi; 8 adet satıldı.

Kategoriler: Bütün Hukuk Kitapları, Kongreler / Sempozyumlar, Medeni Hukuk

Vakıflar Kanununa 12/7/2013 tarihli ve 6495 sayılı Kanunun 50. maddesi[1] ile eklenen geçici 12. maddeye göre; “1/1/1990 tarihinden bu maddenin yayımı tarihine kadar Genel Müdürlüğün dağıtılma talebiyle açtığı dava sonucunda dağılmasına veya dağıtılmasına karar verilen yeni vakıfların hayatta bulunan kurucularının birlikte başvurusu üzerine vakfın adı ve amacı aynı olmak kaydıyla bin lira kuruluş malvarlığı tahsis edilerek Türk Medeni Kanunu hükümlerine göre yeni bir vakıf kurulabilir. Kurulan bu vakıflar 4721 sayılı Kanun ve bu Kanun hükümlerine göre faaliyette bulunurlar, ancak kanunla kurulan vakıf statüsünde sayılmazlar. Dağıtılan vakfın Genel Müdürlüğe intikal eden ve hâlihazırda Genel Müdürlük tarafından tasarruf edilen taşınmazları, yeni kurulan vakfa mahkeme siciline tescilinden itibaren üç ay içinde devredilir. Devredilen mallarla ilgili başkaca bir talepte bulunulamaz”. Bu hükmün uygulanması için öncelikle vakfın dağılması ve dağıtılması sebeplerini belirlemek gerekir.

4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 116. maddesinde, Vakıflar Hakkında Tüzük’ün 30 ila 31. maddelerinde ve Vakıflar Yönetmeliği’nin 19. ve 20. maddelerinde vakıfların sona ermesi ve dağıtılması düzenlenmiştir. Bu hükümlere göre, amacının gerçekleşmesi için yeterli malvarlığı bulunmayan vakıfların kendiliğinden sona ereceği ve bu durumda Vakıflar Genel Müdürlüğünün ancak mahkemeden bu hususun tespitini isteyebileceği, ahlaka ya da kanuna aykırı bir amaç için faaliyet gösteren yahut amacı kanuna aykırı hale gelen vakfın ise Vakıflar Genel Müdürlüğünün başvurusu üzerine mahkemece dağıtılacağı ve bu durumda malların Genel Müdürlüğe intikal edeceği düzenlenmiştir. Türk Medeni Kanununun 116. maddesine benzer bir düzenleme 743 sayılı Medeni Kanunun 81/A maddesinde de yer almıştır. Geçici 12. maddenin uygulanması için, vakfın dağılması ya da dağıtılmış olması yeterli olmamakta aynı zamanda 1/1/1990 tarihinden bu maddenin yayımı tarihine kadar Vakıflar Genel Müdürlüğünün dağıtılma talebiyle açtığı dava sonunda vakfın dağılmış ya da dağıtılmış olmasına karar verilmiş olması gerekmektedir. Biz bu çalışmamızda Geçici 12. maddenin uygulanmasının koşullarını ve uygulamada ortaya çıkan sorunları ayrıntılı şekilde inceledikten sonra ulaştığımız sonuçları belirteceğiz.

 

[1]     Resmi Gazete, Tarih 02.08.2013, Sayı, 28726.

Akademisyen

Prof. Dr. Ömer ÇINAR

  • Eğitim Sayısı 15
  • E-Kitap Sayısı 5
  • Eğitim Alan Kişi Sayısı 0
  • E-Kitap Alan Kişi Sayısı 209

Eğitmen Hakkında

1979 yılında Giresun/Eynesil’de doğdu. İlk ve orta öğrenimini Eynesil’de tamamladı. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesinden 2000 yılında mezun oldu. 2001 yılında avukatlık stajını tamamladı ve İstanbul Barosuna avukat olarak kaydoldu. Marmara Üniversitesi SBE Özel Hukuk alanında 2002 yılında Fikri Hukuk Açısından Eser Sahibinin Hakları ve Korunması isimli teziyle yüksek lisansını ve Mart 2009 tarihinde Tüketici Hukukunda Haksız şartlar isimli tezini savunarak doktorasını tamamladı. Doktora tezi kapsamında 2004-2005 yıllarında Almanya’da akademik çalışmalar yaptı. Nisan 2013 tarihinde Türk Borçlar Kanununa Göre Kefilin Sorumluluğunun Sona Ermesi isimli eseri yayımlandı ve Ocak 2014 tarihinde Medeni Hukuk alanında doçent unvanını aldı. Bir süre serbest avukatlık yaptıktan sonra, 2008 yılında İstanbul Ticaret Üniversitesi Hukuk Fakültesinde araştırma görevlisi olarak çalışmaya başladı ve Mart 2011 tarihine kadar bu üniversitede görev yaptı. Nisan 2011- Mart 2017 tarihleri arasında İstanbul Şehir Üniversitesi Hukuk Fakültesi Medeni Hukuk öğretim üyesi olarak çalıştı. Mart 2017 tarihinde bu görevinden ayrılarak, İbn Haldun Üniversitesi Hukuk Fakültesi kadrosuna katıldı. Bir çok sivil toplum kuruluşlarında üyelikleri bulunmaktadır. İngilizce ve Almanca bilmektedir.

Sosyal Medya


1979 yılında Giresun/Eynesil’de doğdu. İlk ve orta öğrenimini Eynesil’de tamamladı. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesinden 2000 yılında mezun oldu. 2001 yılında avukatlık stajını tamamladı ve İstanbul Barosuna avukat olarak kaydoldu. Marmara Üniversitesi SBE Özel Hukuk alanında 2002 yılında Fikri Hukuk Açısından Eser Sahibinin Hakları ve Korunması isimli teziyle yüksek lisansını ve Mart 2009 tarihinde Tüketici Hukukunda Haksız şartlar isimli tezini savunarak doktorasını tamamladı. Doktora tezi kapsamında 2004-2005 yıllarında Almanya’da akademik çalışmalar yaptı. Nisan 2013 tarihinde Türk Borçlar Kanununa Göre Kefilin Sorumluluğunun Sona Ermesi isimli eseri yayımlandı ve Ocak 2014 tarihinde Medeni Hukuk alanında doçent unvanını aldı. Bir süre serbest avukatlık yaptıktan sonra, 2008 yılında İstanbul Ticaret Üniversitesi Hukuk Fakültesinde araştırma görevlisi olarak çalışmaya başladı ve Mart 2011 tarihine kadar bu üniversitede görev yaptı. Nisan 2011- Mart 2017 tarihleri arasında İstanbul Şehir Üniversitesi Hukuk Fakültesi Medeni Hukuk öğretim üyesi olarak çalıştı. Mart 2017 tarihinde bu görevinden ayrılarak, İbn Haldun Üniversitesi Hukuk Fakültesi kadrosuna katıldı. Bir çok sivil toplum kuruluşlarında üyelikleri bulunmaktadır. İngilizce ve Almanca bilmektedir.


FORMÜL:

 

Kitabın Sayfa Sayısı / 2 x 1000 / 69000 = 1000 adet basılan bir kitap için kesilen ağaç sayısı

 

 

Kağıt yapımında, genellikle iğne yapraklı ağaçlardan Ladin ve Çam ağaçları kullanılmaktadır. Çoğunluk çam ağacına aittir.

 

Dünya çapında her gün 80.000 ila 160.000 ağaç kesilmekte ve kağıt endüstrisinde kullanılmaktadır. Ormanlar yok edilmekte, küresel ölçekte iklim değişikliğine sebep olmaktadır.

 

Bir çam ağacının boyunu ortalama 18 m, yarıçapı da 15 cm eder. Bu durumda bir çam ağacı 1,2717 metreküptür. 0.0083 metreküp odun yaklaşık 4,5 kg gelir. Bu durumda 1,2717 metreküp odun yani bir ağaç 690 kg gelecektir.

 

Bir ağaçtan elde edilen kağıt, ağacın ağırlığının yarısı kadar etmektedir.

 

O halde, ortalama bir çam ağacı 690 kg ettiğine göre, elde edilecek kağıt 345 kg olacaktır.

 

Bir A4 beyaz kağıdın ağırlığı 5 gr etmektedir. Demek ki, bir ağaçtan 345000/5 = 69000 adet A4 yaprağı elde edilmektedir.

 

Günümüzde özellikle dijital kitap baskılarında, kitabın boyutu ne olursa olsun A4 boyutunda kağıt harcanmakta olup, kesime giren kısımları atılmaktadır.

 

Buraya kadar elde edilen verilerle şöyle bir formül çıkartılabilmektedir:

 

Kitabın sayfa sayısı / 2 = kitapta kullanılan kağıt yaprağı.

 

Her kitabın asgari 1000 adet basıldığı (ki ortalama çok daha yüksek çıkacaktır)

 

FORMÜL:

 

Kitabın Sayfa Sayısı / 2 x 1000 / 69000 = 1000 adet basılan bir kitap için kesilen ağaç sayısı

 

E-kitaplar geleceğimizi kurtaracak. Gelin e-kitapları daha çok sevelim, doğaya bir nebze olsun nefes verelim.

 

Peki basılı kitapların çevreye verdiği tahribat sadece ağaç ile mi sınırlı? Tabii ki hayır! Bir araştırmaya göre, Amerika Birleşik Devletlerinde hava kirliliğinin yüzde yirmisini kağıt fabrikaları oluşturuyor. Bununla birlikte havayla sınırlı kalmayıp su kirliliğine de büyük ölçüde neden oluyor. Zira kağıt, yapısı gereğince bol suya ihtiyaç duyar.

 

Modern tesislerde bile 1 ton kağıt üretebilmek için yaklaşık 50 ton su kirletilmektedir.

 

Artık karar sizin? E-kitap teknolojisi yokken elbette kitaplar ağaçlardan daha önemli idi. Zira, entelektüel hale gelen her birey doğayı korumak için fazladan çaba harcayabilecek bilince kavuşmuş olacaktı.

 

Ya şimdi? Tamamen zararsız bir teknoloji varken, hala zararlı nostaljik alışkanlıklarınıza devam mı etmek istiyorsunuz? Siz bilirsiniz…