ÖZET:
1) Geçici işgöremezlik, yaralanan kişinin “tedavi ve iyileşme” dönemidir. Bu dönemde kişi yüzdeyüz güç kaybına uğramış sayılmakta; bu süre içinde bir kazanç kaybı olmasa bile, günlük yaşamını sürdürürken hareket zorluğu çekeceği ve daha fazla güç harcayacağı için, “geçici güç kaybı tazminatı” isteyebileceği kabul edilmektedir.
2) Geçici işgöremezlik, her ne kadar tedavi ve iyileşme dönemini kapsamakta ise de, tedavi giderleri kapsamında değil, beden gücü kaybının ilk aşaması olarak değerlendirilmek gerekmektedir. Geçici işgöremezlik dönemi yüzde yüz güç kaybı olarak hesaplandıktan sonra, eğer kişide kalıcı bir sakatlık oluşmuşsa, yetkili sağlık kurullarınca belirlenen sürekli işgöremezlik oranı üzerinden “güç kaybı tazminatı” hesaplanacak; geçici tam işgöremezlik zararı ile sürekli işgöremezlik zararı toplamı güç kaybı tazminatının tamamını oluşturacaktır.
3) Geçici işgöremezlik ile tedavi giderleri iki ayrı zarar türüdür. Geçici işgöremezlik, beden gücü kaybının ilk aşamasıdır. Tedavi giderleri ise, hastane ve hekim masrafları ile kişinin iyileşmek için yaptığı her türlü harcamalardır. Buna, bazı durumlarda bakıcı giderleri ile gelecekte yapılacak protez, tıbbi araç gereç ve yaşam boyu kullanılacak ilaç masraflarını da eklemek gerekmektedir.
I- GEÇİCİ İŞGÖREMEZLİK NEDİR
1- Tanım
Haksız eylem veya hukuka aykırı bir olay sonucu yaralanan kişinin, kalıcı bir sakatlığı olup olmayacağının veya eksilen ve yitirilen bir organ varsa bunun yetkili sağlık kurullarınca ne oranda olduğunun belirlenmesinden önceki tedavi ve iyileşme süresine “geçici tam işgöremezlik” durumu denilmektedir.
Sosyal Güvenlik Yasalarına göre, tedavi ve iyileşme süresince sigortalılara “geçici işgöremezlik ödeneği” verilir; bu sürenin tamamlanmasından sonra, sigortalı yetkili sağlık kuruluna sevkedilerek sürekli iş göremezlik durumuna girip girmediği saptanır. Eğer sürekli işgöremezlik (beden gücü kaybı) söz konusu değilse veya çalışma gücü kaybı yüzde onun altında ise, sigortalıya sürekli işgöremezlik geliri bağlanmaz; beden gücü kaybı yüzde onun üzerinde ise, iş kazası veya meslek hastalığı sigorta dalından gelir bağlanır.(5510 sayılı Yasa m.18-19; önceki 506 sayılı Yasa m.16-20)
Geçici işgöremezlik durumuna Yargıtay kararlarında geçmiş yıllarda “mesleki işten kalma süresi” veya “çalışılamayan süre” gibi adlar verilmekte iken, güç kaybı kavramının gelişmesiyle birlikte, bir işi ve kazancı olmayanlar da dikkate alınarak “geçici işgücü kaybı” veya “geçici işgöremezlik zararı” denilmeye başlanmıştır.[1]
Adli Tıp Kurumu’nun ve onun uygulamalarını izleyen Tıp Fakülteleri Sağlık Kurullarının raporlarında geçici işgöremezlik süresi içinde kişinin beden gücü kayıp oranı %100 kabul edilmekte; bu durum, raporların sonuç bölümlerinde “Kişinin yaşına göre beden gücü kayıp oranı yüzde şu kadar olup iyileşme süresi şu kadar ay uzayacak; bu sürede kişi yüzde yüz (%100) tam işgöremez durumda sayılacaktır” biçiminde açıklanmaktadır.
Örneğin, %27 sakatlık oranı ve (9) ay iyileşme süresi belirlenmişse, raporlarda “Kişinin yaşına göre beden gücü kayıp oranı %27 olup iyileşme süresi (9) aya kadar uzayacak; bu sürede kişi yüzde yüz (%100) tam işgöremez sayılacaktır” denilmektedir.
2- Geçici işgöremezlik süresi
Geçici işgöremezlik süresi, tedavi süresi ve iyileşme süresi olmak üzere iki aşamalı olup, geçici işgöremezlik zararı bu iki sürenin toplamı üzerinden hesaplanacaktır. Şimdi bunları ayrı ayrı gözden geçirelim:
a) Tedavi süresi, kural olarak hastaneye yatış çıkış süresidir. Ancak taburcu edildikten sonra da evde veya başka sağlık kuruluşlarında tedaviye devam edilebilir. Örneğin, hekimin gerekli görmesi halinde bir rehabilitasyon merkezinde tedavinin sürdürülmesi gerekebilir. Eğer ilk ameliyattan uzun bir süre sonra bir veya birkaç kez ameliyat edilmesi gerekiyorsa, bu süreler tedavi süresine eklenecektir.
Başka bir anlatımla, tedavi süresi, yaralanan kişiye her türlü tıbbi elatmanın sürdüğü ve artık yapılacak bir iş kalmayıp tedavinin sona erdiği tarihe kadar geçen süredir. Bu süre, yaralanmanın hafif veya ağır oluşuna göre uzun veya kısa olacaktır. Bu sürenin içinde, başta ameliyatlar olmak üzere, tedavinin gerektirdiği her türlü tıbbi elatmalar vardır.
b) İyileşme süresi, tedavinin sona ermesinden (tıbbi elatmaların tamamlanmasından) sonraki, kişinin bütünüyle sağlığına kavuşup, yeniden işinin ve uğraşının başına geçebilecek, başkasının yardımı olmaksızın günlük işlerini yapabilecek duruma gelinceye kadar geçecek süredir. Bu süre, genellikle tedavi süresinden daha uzundur.
c) İyileşme süresi, yapılan işe, mesleğe ve bedensel zararın türüne göre farklı olabilir. Bacağı kırılan bir kimse masa başı işler yapıyorsa, onun iyileşme süresi kısa olacak; bedenini kullanarak çalışma durumunda olan kişinin iyileşme süresi uzayacaktır. Hele ağır işlerde çalışma durumu varsa iyileşme süresi daha da uzun olacaktır.
Çalışan kişiler yönünden “mesleki işten kalma süresi” olarak da adlandırılan iyileşme süresi, ev kadınları için "ev hizmetlerini yapamama" süresi; bir işi ve kazancı olmayanlar, yaşlılar, emekliler için "günlük işlerini yapamama" süresi, çocuklar için okula gidememe süresidir ki, bu süre uzarsa, çocuk sınıfta kalır ve yıl kaybeder.
3- Geçici işgöremezlik, tedavi giderlerinden ayrı, beden gücü kaybı kapsamında ve “geçici güç kaybı” niteliğinde bir zarar türüdür.
a) Geçici işgöremezlik zararı, yukarda birkaç kez açıkladığımız gibi, beden gücü kaybı kapsamında bir zarar türüdür. Kalıcı sakatlıktan tek farkı, kişinin bu dönemde yüzde yüz (%100) işgöremez durumda kabul edilmesidir.
b) Geçici işgöremezlik durumu, tedavi ve iyileşme süresi içinde gerçekleştiği ve bazı çok özel ve ayrık durumlarda bu süre içinde bakıcıya ve yardımcıya ihtiyaç bulunduğu için, tedavi giderleri kapsamında kabul edilmesi gerektiği ileri sürülmekte ise de, bu doğru değildir. Geçici işgöremezlik durumu ile bakıcı giderleri birbirine karıştırılmamalıdır.
c) Bu konu açık ve belirgin olmasına karşın, özellikle trafik kazalarından kaynaklanan bedensel zararlarda, sigorta şirketleri “geçici işgöremezlik” zararlarının tedavi giderleri kapsamında olduğunu, bu nedenle 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun, 6111 sayılı Yasa’nın 59.maddesiyle değişen 98.maddesi gereği bu tür zararlardan kendilerinin değil, Sosyal Güvenlik Kurumu’nun sorumlu olacağını ileri sürmekte iseler de bu asla doğru değildir.
Yargıtay Dairelerinin kararlarında "sağlık hizmet bedelleri dışında" her türlü zararların önceden olduğu gibi sigorta şirketleri tarafından ödeneceği açıklandığı gibi, “geçici işgöremezlik zararlarının” tedavi gideri olmayıp “bedensel zararlar” kapsamında bir zarar türü olduğu ve sigorta şirketleri tarafından ödeneceği belirtilmiştir.
Bu konuda, sigorta davalarına bakan Yargıtay 17.Hukuk Dairesi’nin kararlarında:
“Geçici iş göremezlik zararları, 2918 sayılı KTK'nun 6111 sayılı Yasa ile değişik 98.maddesi ile ilgili tedavi giderlerinden olmadığı için, Trafik Sigortası kapsamında, sigorta şirketleri tarafından ödenmesi gerekmektedir” denilmektedir.[2]
d) Sosyal Güvenlik Kurumu rücu davalarına bakan Yargıtay 10.Hukuk Dairesi’nin kararlarında da “Geçici iş göremezlik ödenekleri, tedavi giderlerine ilişkin 2918 sayılı KTK'nun 6111 sayılı Yasa ile değişik 98.maddesi kapsamında olmayıp, bedensel zarar olarak Trafik Sigortası kapsamında, sigorta şirketleri tarafından ödenmesi gerekmektedir” denilmiştir.[3]
4- Geçici güç kaybı, çalışan-çalışmayan, çocuk-yaşlı herkes için sözkonusudur. Sürekli veya geçici güç kaybı, kazanç kavramından ayrı, güç kaybı kuramı uyarınca değerlendirilmesi gereken bir zarar türüdür. Geçici güç kaybına uğrayan kişi, çalışmayan ve kazanç elde etmeyen (çocuk, yaşlı, işsiz) biri olsa dahi, geçici işgöremezlik süresince günlük yaşamını sürdürürken, daha fazla güç (efor) sarfedeceği için, “geçici güç kaybı” tazminatı isteme hakkına sahiptir. Bu hak çocuklara da tanınmakta iken, Yargıtay Özel Dairesi bu konudaki görüşünü değiştirerek, “çocukların bir kazançları olmadığı” anlayışı ile çocuklar için geçici güç kaybı istenemeyeceği yönünde kararlar vermeye başlamış olup, bu doğru değildir.
II- GEÇİCİ İŞGÖREMEZLİK ZARARININ HESAPLANMASI
1- Geçici işgöremezlik zararı
a) Yukardaki açıklamalardan anlaşılacağı üzere, her ne kadar tedavi ve iyileşme süresi “geçici işgöremezlik” olarak nitelenmekte ise de, zarar türü olarak tedavi giderleri kapsamında olmayıp, henüz kesin bir sakatlık oranı belirlenmeden önceki “tam işgöremezlik” durumu olduğundan, geçici güç kaybı zararıdır; sağlık kurulları raporlarında belirtildiği gibi, kişi bu dönemde “geçici tam işgöremez” durumdadır ve bu dönem zararı yüzde yüz (%100) güç kaybına uğramış gibi hesaplanmalıdır.
b) Bu zarar, çalışan ve kazanç elde eden kişiler yönünden “kazanç kaybı” olarak gerçekleşebilir ise de, çalışmayan ve bir kazancı olmayan ev kadınları, emekli ve yaşlı kişiler ile çocuklar yönünden de “geçici tam güç kaybı” zararıdır. Bu nedenle kişilerin bir gelir kayıpları olmasa bile, bu dönem “güç kaybı zararı” olarak hesaplanacaktır.
c) Geçici işgöremezlikte kişilerin bir iş ve kazançları olmasa bile, bu süre içinde daha fazla güç (efor) sarfedecek olmaları nedeniyle, asgari ücret düzeyinde bir tazminat (geçici güç kaybı) hesabı yapılması kabul edildiğine göre, emekli ve yaşlı kişilere, ev kadınlarına, bir işi ve kazancı olmayanlara tanınan bu tazminat hakkı, küçük çocuklara da tanınmış ve çocukların geçici işgöremezlik süresi içinde fazla efor sarfedecekleri kabul edilmiş iken,[4] daha sonra “küçük çocukların geçici işgöremezlikte kazanç kayıpları olmadığı” gerekçesiyle, güç kaybı kuramına aykırı kararlar verilmesi doğru olmamıştır. Oysa, geçici işgöremezlikte, diğerleri gibi, çocuklar da günlük yaşamlarını sürdürürlerken, okullarına gidip gelirlerken daha fazla güç (efor) sarfedeceklerinden, onlar için de geçici güç kaybı zararı hesaplanmalı ve Yargıtay Özel Dairesi önceki doğru kararlarına dönmelidir.
d) Yargıtay 17.Hukuk Dairesi’nin çocukların “geçici işgöremezlikte” efor kayıplarının hesaplanacağına ilişkin verdiği olumlu kararlar:
“Kaza tarihinde 8 yaşında olan davacı, kazanç elde etmiyor olsa bile, tazminat isteme hakkının olduğu benimsenmiş ve geçici iş göremezlik zararı, 8 yaşından itibaren doktor raporu ile belirlenen 18 aylık iyileşme dönemi bitimine kadar hesaplanmıştır. Zarar miktarının efor tazminatına ilişkin olmasına ve davacı tarafından da efor tazminatı istenebileceğine göre hesaplama yönteminin doğru olduğunun kabulü gerekir.
17.HD. 29.05.2014, E.2014/7328 K.2014/8576
Davacının kaza tarihinde 14 yaşında olduğu, iyileşme süresinin 9 aya kadar uzayacağı, bu dönemde %100 malul sayılacağı belirtilmiş olup, 9 aylık geçici iş göremezlik döneminde daha fazla efor sarf edeceği kabul olunarak, bu dönem için asgari ücret düzeyinde zararının tespit edilip hüküm altına alınması gerekir.
17.HD. 11.12.2014, E.2013/13253 K.2014/18409
Davacı küçüğün iyileşme döneminde başkalarına göre daha fazla efor sarfedeceği ve bu dönem için zarar hesabı yapılacağı, Yargıtay'ın yerleşik içtihatları ile kabulündedir. Bu durumda mahkemece, davacının iyileşme dönemi içinde efor kaybı talep edebileceği kabul edilerek, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
17.H/D.29.05.2014, E.2013/9664 K.2014/8672
e) Özel Dairece, yukardaki doğru kararlar verilmiş ve bu kararların “Yargıtay'ın yerleşik içtihatları” gereği olduğu açıklanmış iken, sonradan “çocukların geçici işgöremezlikte kazanç kayıpları olmadığı” biçiminde, “güç kaybı kuramına” aykırı kararlar verilmeye başlanması doğru olmamıştır. Haksızlığa neden olan bu yanlıştan tez dönülmelidir.[5]
2- Geçici işgöremezlik zararının hesaplanması
a) Nasıl ki, sağlık kurulu raporuyla belirlenen beden gücü kayıp oranına göre “güç kaybı tazminatı” hesaplanıyorsa, aynı biçimde, kesin bir oran belli olmadan önceki bu dönemde kişi yüzde yüz (%100) güç kaybına uğramış gibi, geçici tam işgöremezlik zararı” hesaplanacak; bu dönemden sonrası, sağlık kurulu raporundaki sakatlık oranı üzerinden değerlendirilecektir.[6]
b) Geçici işgöremezlik zararları, sürekli işgöremezlikte olduğu gibi hesaplanacaktır. Buna göre, çalışan kişiler yönünden, eğer bu sürede kazanç kayıpları varsa, elde ettikleri kazançlar üzerinden, kazanç kayıpları yoksa salt bu dönemdeki efor kaybı nedeniyle asgari ücret üzerinden; çalışmayan kişiler, ev kadınları,[7] emekliler ve yaşlılar, çocuklar yönünden, asgari ücretlerin geçim indirimsiz net tutarları üzerinden hesaplanacaktır.
Örneğin, Adli Tıp Kurumu veya yetkili bir sağlık kurulu raporunda “Kişinin beden gücü kayıp oranı % 35 olup, iyileşme süresi (9) aya kadar uzayacaktır, kişi bu sürede % 100 malûl sayılacaktır” denilmişse, bu (9) aylık süre “geçici tam işgöremezlik” süresidir. Bunun hesaplanması, kişi kazançtan yoksun kalmışsa kazancı üzerinden, değilse asgari ücretlerin geçim indirimsiz net tutarları üzerinden hesaplanacaktır. Hesaplamaya esas (9) aylık kazanç veya asgari ücret tutarı belirlendikten sonra:
Kazanç veya As.Üc. x %100 g.işgöremezlik x kusur = Geçici işgöremezlik zararı formülüyle “geçici güç kaybı” tazminatı hesaplanmış olacaktır.
3- Hem geçici güç kaybı, hem bakıcı gideri istenemez
a) Geçici işgöremezlik, bir “tedavi ve iyileşme” süresi olmasına göre, kişi ağır yaralanmış olup iyileşme süresince özel bakıma gereksinimi varsa, bakım işi aile bireyleri tarafından yerine getiriliyor olsa bile, onlar için bu durum bir yük ve zaman ayırma işi olduğundan, “bakıcı gideri” istenebilir.
b) Geçici işgöremezlikte, ayrıca “bakıcı gideri” istenebilmesi için yaralanan kişinin tedavi ve iyileşme süresi içinde, oturup kalkamayacak kadar ağır yaralı olması, başkasının yardım ve bakımına ihtiyacı bulunması, hatta bu sürede yatağa bağımlı olması gerekir. Bu durumdaki kişiler genellikle yaşlılar ve çocuklar ile bir organını yitirmiş ve yüksek oranda beden gücü kaybına uğramış olanlardır. Uygulamada dava açan avukatların bunu abarttıkları, en hafif yaralanmalarda ve düşük derecede beden gücü kayıplarında dahi bakıcı gideri istedikleri görülmektedir. Bu hiç doğru değildir.
c) Aynı anda hem “geçici güç kaybı tazminatı” hem “bakıcı gideri” istenemez. Çünkü, kişi iyileşme süresi içinde başkasının bakımına muhtaç ise, güç (efor) sarfetmiyor demektir. Öyle olunca da “güç kaybından” söz edilemez. Güç kaybı tazminatı isteyen ise, zaten bakıma muhtaç değildir. Uygulamada bu ayrıma özen gösterilmelidir.
4- Geçici işgöremezlikte sigorta şirketlerinin sorumluluğu
Sigorta şirketleri, geçici işgöremezlik zararlarının tedavi giderleri kapsamında olduğunu, bu nedenle 6111 sayılı Yasa’nın 59.maddesiyle değişik KTK’nun 98.maddesine göre geçici işgöremezlik zararlarından Sosyal Güvenlik Kurumu’nun sorumlu olduğunu ileri sürmekte iseler de, sigorta şirketlerinin bu iddiaları birkaç yönden yanlıştır. Şöyle ki:
a) Yukardaki bölümlerde belirttiğimiz gibi, gerek Adli Tıp uygulamasına ve gerek Yargıtay kararlarına göre, geçici işgöremezlik “geçici işgücü kaybı” olup, bu sürede kişi yüzde yüz (%100) işgöremez durumda kabul edilmekte; kazanç kaybına uğramışsa, yoksun kaldığı kazançlar üzerinden; kazanç kaybına uğramamışsa, bu dönemde günlük yaşamını sürdürürken daha fazla güç (efor) sarfedeceği gerekçesiyle “geçici güç kaybı tazminatı” hesaplanmaktadır. Bu nedenlerle, geçici işgöremezlik zararlarından Sosyal Güvenlik Kurumu değil, sigorta şirketleri sorumlu bulunmakta, geçici güç kaybı tazminatının Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasının “ölüm ve bedensel zararlar teminatı” bölümünden ödenmesi gerekmektedir.
Yargıtay kararlarına göre “Geçici iş göremezlik zararları, tedavi giderlerine ilişkin 2918 sayılı KTK'nun 6111 sayılı Yasa ile değişik 98.maddesi kapsamında olmayıp, bedensel zarar olarak Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik Sigortası) kapsamında, sigorta şirketleri tarafından ödenmesi gerekmektedir.” [8]
b) Sigorta şirketleri bedensel zarar kapsamındaki “geçici güç kaybı” ile tedavi giderleri kapsamındaki “bakıcı giderlerini” birbirine karıştırmaktadırlar. Yargıtay kararlarına göre, geçici güç kaybı zararları bedensel zararlar kapsamında ise de, “bakıcı giderleri” tedavi giderleri kapsamındadır.[9]
Ancak, yukarda bir önceki bölümde belirttiğimiz gibi, aynı anda hem “geçici güç kaybı tazminatı” hem “bakıcı gideri” istenemez. Bakıcı gideri istenebilmesi için, yaralanma "ağır" olmalı; hastaneden çıktıktan sonra, evdeki iyileşme aşamasında belli bir süre "yatağa bağlı" kalınmalı ya da yaralanan kişi küçük bir çocuk veya çok yaşlı biri olmalıdır. Gene yukarda söylediğimiz gibi ufak tefek yaralanma ve sakatlanmalarda bakıcı gideri istenmemeli; güç kaybı tazminatı ile yetinilmelidir.
[1] Yargıtay 4.Hukuk Dairesi’nin 11.02.2013, E.2012/1882 K.2013/2095 sayılı, 17.04.2014, E.2013/11229 K.2014/6469 sayılı, 10.03.2010, E.2009/5622 K.2010/2542 sayılı, 18.03.2013, E.2012/5809 K.2013/4856 sayılı; 17.Hukuk Dairesi’nin 14.10.2014, E.2014/16455 K.2014/13330 sayılı, 20.02.2014, E.2013/11956 K.2014/2225 sayılı, 08.10.2013, E.2012/13522 K.2013/13561 sayılı, 25.02.2013, E.2013/2073 K.2013/2191 sayılı kararları.
[2] Örnek: Yargıtay 17.Hukuk Dairesi’nin 14.10.2014, E. 2014/16455 K. 2014/13330 sayılı kararı.
[3] Örnek: Yargıtay 10.Hukuk Dairesi’nin 06.03.2012, E. 2010/14712 K. 2012/4112 sayılı kararı.
Geçici işgöremezlik zararlarının, tedavi giderleri kapsamında olmayıp, bedensel zarar olarak Trafik Sigortası kapsamında sigorta şirketleri tarafından ödeneceğine ilişkin başka karar örnekleri: Yargıtay 17.Hukuk Dairesi’nin kararları: Geçici iş göremezlik zararları, Zorunlu Mali Sigortası kapsamındadır. (17.HD.08.10.2013 E.2012/13522 K.2013/13561) - Dava konusu geçici iş göremezlik zararı sigorta teminatı içinde kaldığından, mahkemece, yargılamaya devam edilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekir. (17.HD. 25.02.2013 E.2013/2073 K.2013/2191) - Yargıtay 10.Hukuk Dairesi’nin kararları: Geçici iş göremezlik ödeneklerinin, 2918 sayılı KTK'nun 6111 sayılı Yasa ile değişik 98.maddesi ile ilgisi olmayıp, Trafik Sigortası kapsamında, sigorta şirketleri tarafından ödenmesi gerekmektedir. (10.HD. 10.4.2012 E. 2012/3320 K. 2012/7074) - Geçici iş göremezlik zararları, tedavi giderlerinden olmadığı için, Zorunlu Mali Sorumluluk sigortasından ödenmesi gerekmektedir. (10.HD. 03.02.2009, E.2007/19431, K.2009/907) - Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin kararları: Kazanç kaybının sigorta teminatı kapsamında olmadığı gerekçesiyle davalı sigorta yönünden davanın reddine karar verilmiştir. İş göremezlik tazminatı maddi tazminat niteliğinde olup trafik sigortası teminatı kapsamında olmasına rağmen yazılı şekilde karar verilmesi hatalıdır. (11.HD. 20.02.2007 E.2007/820 K.2007/3182) - Kaza geçiren kişinin iyileşme süresi içerisindeki “kazanç kayıplarından” veya her türlü maddi zararlarından sigortacı da sorumludur ve bu tür tazminat isteklerinin yerine getirilmesi zorunludur. (11.HD.13.07.2006 gün E.2005/7645 K.2006/8319)
[4] Örneğin Yargıtay 17.Hukuk Dairesi’nin 29.05.2014 gün, E. 2014/7328 K. 2014/8576 sayılı, 29.05.2014 gün E. 2013/9664 K. 2014/8672 sayılı, 11.12.2014 gün E. 2013/13253 K. 2014/18409 sayılı kararları.
[5] Örneğin Yargıtay 17.Hukuk Dairesi’nin 02.10.2017 gün E. 2015/1343 K. 2017/8473 sayılı kararında “Davacı 10 yaşında olup henüz gelir getiren herhangi bir işte çalışmak sureti gelir elde etmesinin mümkün olmadığı, bu sebeple iyileşme süresi yönünden davacının elde etmekten yoksun kaldığı gelirinin de olmadığı” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, bu hiç doğru olmamıştır.
[6] Geçici işgöremezlik döneminde zarar hesabının, davacı %100 güç kaybına uğramış gibi hesaplanacağına ilişkin Yargıtay kararlarından örnekler: Sigortalı işçinin tedavisinin devam ettiği ve çalışamadığı sürelerdeki “geçici işgöremezlik” zararı, bu dönemde %100 iş gücü kaybına uğradığı kabul edilerek hesaplanmalıdır. (21.HD. 09.05.2016, E.2015/15804 K.2016/8199) - Sigortalının çalışamadığı ve raporlu olduğu dönemde %100 işgücü kaybına uğradığı kabul edilmelidir. (21.HD. 05.03.2012, E.2010/8695 K.2012/2921) - Sigortalının zararlandırıcı olay nedeniyle tedavisinin devam ettiği ve çalışamadığı sürelerdeki maddi zararı bu dönemde % 100 iş gücü kaybına uğradığı kabulüne göre yapılmalıdır. (21.HD. 25.04.2017, E.2016/828 K.2017/3510) - Raporda iyileşme süresinin 4,5 aya kadar uzayacağı ve bu süre zarfında %100 malul sayılması gerektiği belirtilmiştir. Davacı bu sürede daha fazla efor sarfedeceğinden, bu süre için de hesaplama yapılmalıdır. (17.HD. 26.03.2015, E.2013/13386 K.2015/4873)
[7] Ev hizmetlerini bir süre yapamayan ev kadınlarının “geçici güç kaybı tazminatı” isteme hakkı bulunduğuna ilişkin karar örnekleri: 15.HD. 20.10.1975, 3787 - 4103 (YKD.1976/6-879) - 19.HD. 14.10.1993, 7605-6582 (İBD.2001/3-939) - 11.HD. 27.06.1996, 3356-4735 - 19.HD. 03.10.1995, 1076-7783 - 4.HD. 29.05.1979, 2093-7151
[8] Yargıtay 17.HD. 14.10.2014, E. 2014/16455 K. 2014/13330 sayılı, 17.HD. 08.10.2013, E. 2012/13522 K. 2013/13561 sayılı, 17.HD. 25.02.2013, E. 2013/2073 K. 2013/2191 sayılı, 10.HD. 06.03.2012, E. 2010/14712 K. 2012/4112 sayılı, 10.HD. 03.02.2009, E. 2007/19431 K. 2009/907 sayılı, 10.HD. 10.4.2012, E. 2012/3320 K. 2012/7074 sayılı, 11.HD. 20.02.2007, E. 2007/820 K. 2007/3182 sayılı, 11.HD. 13.07.2006, E. 2005/7645 K. 2006/8319 sayılı kararları.
[9] Karar örnekleri: 2918 sayılı KTK’nun, 6111 sayılı Yasa’nın 59. maddesiyle değişik 98. maddesine göre, tedavi giderleri Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacak ise de, bunun dışında kalan bakıcı veya tedaviye bağlı sair harcamaları, sigorta şirketlerinin ve Güvence Hesabının tedavi teminatları kapsamında, yine sigorta şirketleri ve Güvence Hesabı tarafından karşılanmaya devam edecektir. (17.HD. 11.05.2012 E.2011/7758 K.2012/6081) Zorunlu Mali Sorumluluk sigortası Genel Şartlarında da sakatlık sebebiyle ayrı, tedavi giderleri sebebiyle ayrı teminatlar verilmiştir. İş gücü kaybı tazminatı ile bakım giderleri farklı tazminat kalemleri olup, bakıcı giderlerinin tedavi giderleri teminatından olduğunun kabulü gerekir. (17.HD. 04.04.2017, E.2014/21804 K.2017/3624) - Bakıcı giderleri tedavi giderleri kapsamındadır. Limitler dahilinde davalı trafik sigortacısı tedavi giderlerinden de sorumludur. (11.HD. 12.02.2004 E.2003/6318 K.2004/1185)