Menu

Arama Yapın

HMGS PANELİMİZİN DEMOSUNU İNCELEMEK İÇİN TIKLA

Menu


HATIR TAŞIMASI VE HATIR İÇİN KULLANMA, KULLANDIRMA

30 Ekim 2024

Bu makale 150 kez okundu.

Yazar Çelik Ahmet ÇELIK
Makaleyi PDF olarak İndir

I- HATIR TAŞIMASI

1- Hatır taşıması nedir

Hatır taşıması, taşıyanın bir kimseyi taşıtına bindirip ücret almaksızın ve bir çıkarı olmaksızın bir yerden bir yere götürmesidir.

Bu tanıma göre, taşımanın "hatır taşıması" sayılabilmesi için iki unsur gereklidir:

Birinci unsur, araca bindirilen kişiden bir ücret alınmamış olmalıdır.

İkinci unsur, taşıyanın, taşıdığı kişiden bir çıkarı, bir beklentisi olmamalıdır.

2- Taşıyanın “ekonomik yararı varsa” hatır taşıması söz konusu olmaz.

Taşıyan, taşıdığı kişiden bir "yarar" sağlıyorsa, bu, "hatır taşıması" değildir. Başka bir anlatımla, "taşınan" kişinin araçta taşınmasında bir "yararı" olmayıp, taşıyana "yardım ve hizmet" amacıyla, onun bir işini görmek, bir sorununu çözmek üzere bir yere götürülmekte ise, bu "hatır taşıması" değildir. Eğer bu taşıma sırasında "taşınan" kişi bir kazaya uğrayıp da bir zarar doğarsa, hesaplanacak tazminattan "hatır indirimi" yapılması hukuka aykırı olacaktır.

Bazı hatır taşıması gibi görünen taşımalarda, taşıma için ücret alınmamış olmasına karşın, bu tür taşımalar “hatır taşıması” sayılmamakta, normal “yolcu taşıma” hükümleri çerçevesinde değerlendirilmek gerekmektedir. Örneğin, bir iş gördürmek için eve veya işyerine götürülen kişiler (inşaat ustası, boya-badanacı, elektrik teknisyeni vb. ile ivedi evdeki hastaya götürülen doktor, hasta bakıcı, pansumancı) hatır için değil, kendilerinden yararlanılmak için taşınmış olurlar.

 

 

 

Bu konuda Yargıtay kararlarından bir kaç örnek:

Hatır taşımacılığının söz konusu olabilmesi için taşıyanın bu taşıma nedeniyle ekonomik bir yarar elde etmemesi gerekir. İnşaatında çalıştırmak üzere götürdüğü ustayı ücretsiz olarak kendi aracıyla taşıyanın ekonomik yararı bulunduğu kuşkusuzdur.

19.HD.12.10.1993, E.1993/11883 K.1993/6462

Hatır taşıması bir kimseyi ücretsiz olarak ve bir karşılık almadan ve bir yararı bulunmadan taşıma halidir. Yani hatır için taşımada taşımanın karşılıksız olması veya alınan karşılığın önemsiz olması gerekir. Taşıma, işletenin veya sürücünün değil, taşınanın yararına olmalıdır. İşletenin veya sürücünün, araçta taşınandan, doğrudan doğruya ücret almasa bile taşımada, maddi veya manevi menfaati bulunuyorsa, hatır taşıması söz konusu olmaz.

17.HD.14.02.2012, E.2011/1460 K.2012/1534

Davalı şirket tarafından düzenlenen toplantıya görevli olarak çağrılan ve bu şirketçe gönderilen araca binen davacı, eğer görev nedeniyle taşınmışsa, davalı şirketin hatır taşımacılığı savunması kabul edilmemelidir.

HGK 27.03.1996, E.1996/11- 85 K.1996/214

Davacı, içinde bulunduğu aracın malikinin isteği üzerine yeni alınan bu aracın denetimi için bulunmaktadır. Bu nedenle olayda hatır taşımacılığı yoktur. Mahkemece, hatır taşımacılığı kanıtlanamadığı halde, bu yönde indirim yapılmış olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

4.HD.11.11.2002, E.2002/7658 K.2002/12716

Bir kimsenin iş için zorunlu olarak taşınması, hatır taşıması olarak nitelendirilemez. Trafik kazasında ölen avukat ile taşıyan kişi arasında vekalet ilişkisi olup, taşıyanın icra dairesindeki işi için vekili bulunan avukatı kendi aracıyla Konya’ya götürmekte iken kaza meydana gelmiştir. O halde hatır taşıması söz konusu olmayıp tazminattan indirim yapılması gerekmemektedir.

4.HD.29.01.1985, E.1984/9695 K.1985/3

 

3- Aile bireylerinin taşınması "hatır taşıması" değildir.

Aile bireylerinin taşınması, "taşınanın" değil "taşıyan"ın yararınadır. Çünkü, taşıyan, yakınlarını taşımakla onlara karşı ödevlerini yerine getirmiş olur. Nasıl ki, taşıyanın, yarar sağlayacağı, iş ve hizmet yaptıracağı kişiyi taşıması hatır taşıması değilse, aynı biçimde karşılıklı hizmet ve yardımlaşma içinde olduğu aile bireylerini taşıması da hatır taşıması niteliğinde değildir.

Bu konuda üç karar örneği:

Aile bireylerinin taşınması hatır taşıması değildir. Anne ve kardeşin taşınması, hatır taşıması olmadığından, tazminattan indirim yapılamaz.

Trafik kazasında araç sürücüsünün annesi hayatını kaybetmiş, kardeşi yaralanmıştır. Kazada hayatını kaybeden anne ve kardeşin taşınması aile bireyleri olmaları nedeniyle ücretli taşınması durumuna göre taşınanın değil, taşıyanın menfaatinedir. Bu gibi durumlarda hatır taşımasından sözedilemez. Taşımanın hatır taşıması olduğunun kabulü ile indirim yapılmak suretiyle tazminata hükmedilmesi hukuka aykırıdır.

17.HD.17.05.2012, E.2011/7422 K.2012/6339

Araç sürücüsü ile ölenin karı koca oldukları gözetildiğinde, ölenin davalı yan tarafından hatır için taşındığının kabul edilmesi doğru değildir.

Davacıların desteği, davalılardan S. D.'nun eşi olup bu sıfatla olay günü araç içinde bulunmaktadır. Araç sürücüsü ile ölenin karı koca oldukları gözetildiğinde, ölenin davalı yan tarafından hatır için taşındığının kabul edilmesi doğru değildir.

HGK.14.03.2012, E.2011/4-824 K.2012/134

Kardeşin taşınması hatır taşıması değildir.

Bir kimsenin kardeşini taşıması, ahlâki bir görevin yerine getirilmesi niteliğinde olup taşıyanın bu taşımada maddi ve manevi yararları bulunacağı açıktır.

19.HD.07.10.1994, E.1994/1663 K.1994/9069

 

4- Hatır için de olsa taraflar arasında “yolcu taşıma” ilişkisi kurulmuştur.

a) Hatır taşıması, taşıyanın, yakını olsun olmasın herhangi bir kimseyi taşıtına bindirip, ücret almaksızın bir yerden bir yere götürmesidir. Her ne kadar 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 87.maddesinde hatır taşımacılığı genel hükümlere tâbi kılınmış ise de, Yargıtay görüşleri ve genel kanı, hatır taşıması da olsa taraflar arasında “yolcu taşıma” ilişkisinin kurulduğu yönündedir.[1]  

b) 4925 sayılı Karayolu Taşıma Kanunu’nun 6.maddesinde “Yolcu taşımaları biletsiz veya taşıma sözleşmesiz yapılamaz” denilmiş ise de, her hangi bir biçimde yolcu taşıyan ticari taşıta binen kişi "hatır yolcusu" kabul edilemez. Aksini taşımacı kanıtlamak zorundadır.

Gene 4925 sayılı Yasa’nın 34. maddesi gereği yürürlüğe konulan Karayolu Taşıma Yönetmeliği’nin 48.maddesi (e) bendinde: “Taşımacı, her seferde bir yolcu ile bu seyahatte görevli olmayan en fazla iki personelini bilet keserek ücretsiz taşıyabilir” denilmiş olup, bunlar da “hatır yolcusu” değillerdir.

5- Hatır taşımalarında tazminattan indirim zorunlu mudur?

Yargıtay’ın çoğu kararlarında, hatır taşımasının söz konusu olduğu durumlarda BK.43-44 maddeleri uyarınca tazminattan belli bir ölçüde hakkaniyet indirimi yapılması öngörülmektedir.[2] Bu konudaki değişik görüşler ileri sürülmekte olup, Yargıtay’ın bazı kararlarında “hatır taşımalarında tazminattan indirimin mutlaka zorunlu olmadığı, nedenlerinin karar yerinde tartışılması gerektiği” açıklaması yapılmaktadır.[3] Aşağıda farklı görüşler ve hangi durumlarda indirim gerekeceğine ilişkin örnekler üzerinde durulacaktır.

a) İndirim yapılması niçin istenmektedir?

aa) Yargıtay kararlarında, hatır taşımalarında tazminattan indirim yapılması istenmekte; kararlarda şu görüşlere yer verilmektedir:

"Hatır taşımaları, taşımacı yönünden bir "çıkar" karşılığı olmayıp, yalnızca taşınan kişinin "yararı" bulunduğundan, bu gibi taşımalarda BK. 43.maddesi (6098/TBK.51.maddesi) uyarınca tazminattan uygun bir indirim yapılması, öğretide ve Yargıtay içtihatlarında benimsenmiş ve yerleşmiş bulunmaktadır.

Taşımanın hatır için olup olmadığı, tarafların yakınlığı, taşımanın kimin isteğiyle ve ne amaçla yapıldığı, yani olayın özel şartları gözönüne alınmadan, araştırılmadan ve tartışılmadan hatır taşıması olduğu sonucuna varılmamalıdır.

Hakim, hatır taşıması nedeniyle tazminattan mutlaka indirim yapmak zorunda değilse de, bunun dahi gerekçesini kararında tartışmalı ve nedenlerini göstermelidir" denilmektedir.[4]

bb) Kararlarda, indirimi gerekli gören temel düşünce, taşıyanın taşımada bir "çıkarının" bulunmaması olup, bunun son derece öznel olduğu ve hatır için taşıdığını ileri sürenin güçlü kanıtlar getirmesi gerektiği görüşündeyiz. Yaşam gerçekleri, kişilerin birbirlerinden hep bir şeyler bekledikleri olduğunu göstermektedir. İnsanlar bir iyilik yaptıklarında, bir yardımda bulunduklarında bunun karşılığını bugün olmasa da ilerde alabilme umudu beslerler. Halkımızın "iyilik yap denize at..."özdeyişi anımsanmalıdır. Beklentiler maddi olabileceği gibi, manevi de olabilmekte ve bu da bir "çıkar" hesabının içinde bulunmaktadır.[5]

cc) Açılan davalarda "hatır taşıması" iddiaları hemen kabul edilmemeli, bir Yargıtay kararında denildiği gibi,[6] taşımanın ne amaçla, kimin isteğiyle yapıldığı, olayın özellikleri gözönüne alınmalı, hatır taşımasını ileri süren davalıdan güçlü kanıtlar istenmelidir. Bu bağlamda, bir ücret alınmamış olsa da , gidilecek yerde bir iş yaptırma amacı güdülmese de, taşınan kişinin araca kendiliğinden mi bindiği; taşımacının mı istek ve ısrarıyla (gezmek eğlenmek gibi bir öneriyle de olsa) taşıta bildirildiği iyice araştırılmalıdır.

b) İndirim zorunlu mudur?

aa)Yargıtay kararlarının çoğunda "Hakim, hatır taşıması nedeniyle, tazminattan mutlaka indirim yapmak zorunda değildir. Ancak bunun gerekçesini kararında tartışması ve nedenlerini göstermesi gerekir" denilmesine göre, hakim tazminattan indirim yapmak "zorunda" olmayıp, her olayın özelliğine, tarafların sunduğu kanıtlara göre özgürce karar verecektir. [7]

Örneğin, arkadaşlarını, dostlarını arabasına doldurup düğüne derneğe götürürken, onların uyarılarına kulak asmayıp sürat yapan, trafik kurallarına aykırı biçimde önündeki araçları sollamak isterken kaza yapan sürücü "hatır indiriminden" yararlandırılmamalıdır.

bb)Biz, "hatır taşıması" adı altında tazminattan indirim yapılmasına (birlikte içki içmek gibi durumlar dışında) tümden karşıyız. Çünkü, karşılıksız da olsa, bir kimseyi taşıtına “yolcu” olarak alan sürücü veya taşımacı, onun “can güvenliğini" üstlenmiş demektir. Özellikle yakınlarını, dostlarını veya iyilik olsun diye herhangi bir kişiyi taşıtına alan sürücü, aracını kullanırken daha yüksek özen göstermek ve daha dikkatli davranmak zorundadır. Arkadaşlık, dostluk, akrabalık bunu gerektirir.

Taşıma ücretsiz ve karşılıksız da yapılsa, sonuçta bir "taşıma sorumluluğu" üstlenilmiştir. Bu taşıma ticari sayılmasa da, taşıyanın kusurlu eylemi, önceki Türk Ticaret Kanunu'nun 806. maddesine, yeni Ticaret Kanunu'nun 914.maddesine ve 4925 sayılı Karayolu Taşıma Kanunu'nun 7.maddesine göre değerlendirilmelidir. Anılan maddelere göre:

"Taşımacı, yolcuları gidecekleri yere sağ ve salim olarak ulaştırmakla yükümlüdür."

"Taşımacının bu sorumluluğu, yolcunun taşıta bindiği yerden başlar ve gideceği yerde taşıttan güvenli bir biçimde inmesine kadar sürer."

Hakim, hatır taşması savlarını incelerken ve kararını verirken, üç ayrı yasada yer alan yukardaki hükmü gözönünde bulundurmalıdır.

c) İndirimin ölçüsü nedir, ne olmalıdır?

İndirimin ölçüsü, yargıda ve Yargıtay kararlarında belirsizdir. Tıpkı manevi tazminat takdirinde olduğu gibi, kesin bir ölçü bulunamamıştır. Yargıtay, bozma kararları verirken, hatır taşıması nedeniyle indirimin ölçüsü için "hakkaniyete uygun indirim" veya "uygun miktarda indirim" deyimlerini kullanmaktadır. Öyle olunca da ortak bir ölçü bulunamamakta; her mahkemenin yaptığı indirim birbirinden çok farklı olabilmektedir.

Aşağıda bu kararlardan bir kaç örnek verilmiştir:

Mahkemece, hatır taşıması saptandığı takdirde tazminattan BK. 43. ve 44. maddeleri gereğince hakkaniyete uygun bir indirim yapılması gerekirken, eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.

11.HD. 04.11.2004 E. 2003/14441 K. 2004/10856

Hatır taşıması nedeniyle BK.. 43. maddesi uyarınca, somut olayın özelliği, oluş biçimi, yanların durumu gözetilerek daha uygun bir oranda indirim yapılması gerekirken mahkemece yüksel oranda indirim yapılmak suretiyle davacıya daha az maddi ve manevi tazminata hükmolunması yeniden bozmayı gerektirmiştir.

4.HD. 23.09.2003 E. 2003/9675 K. 2003/10507

Davacıların desteğinin ve davacıların, davalı ile birlikte düğün töreninden döndükleri sırada davaya konu olay meydana geldiğine göre, bir hatır taşıması söz konusudur. Bu nedenle ve BK. m.43/1 gereğince 'durumun özelliği' anlamında, tazminatlardan uygun bir miktarda indirim yapılması gerekir.

4.HD. 05.05.2003 E. 2003/910 K. 2003/5869

Alkollü sürücünün kullandığı araca durumu bilerek hatır taşıması için binmiş olan davacının olayda müterafik kusuru olduğu kabul edilmeli; Borçlar Kanunu'nun 43 ve 44. maddesi gereğince uygun bir miktar indirim yapılmalıdır.

4.HD.21.03.2006 E. 2005/1430 K. 2006/3027

Muris öğrenci olduğu ve oto-stop yaparak davalıların aracına bindiği için, hatır taşımacılığı söz konusu olup, hükmedilecek tazminattan hakkaniyet ölçüleri içinde indirim yapılması gerekir.

11.HD. 25.6.2001 E. 2001/3468 K. 2001/5708

 

 

 

d) Hatır indiriminden, ancak hatır için taşıyan yararlanabilir

İki veya daha çok aracın katıldığı kazalarda ya da "hatır için taşıyanın" dışında başka sorumluların da bulunduğu olaylarda, hatır taşımasından yalnızca "hatır için taşıyan" yararlanabilir; üçüncü kişiler yararlanamaz.

Bu konuda Yargıtay kararlarında şu tür açıklamalar yapılmıştır:

Hatır taşıması nedeniyle indirimden yalnızca hatır taşıması yapan yararlanabilir. Diğer müteselsil borçluların yararlanma olanağı bulunmadığı halde, müteveffa ile aralarında hatır taşıması söz konusu olmayan davalıların hatır taşıması indiriminden yararlandırılması suretiyle eksik tazminata hükmedilmesi isabetsizdir.

19.HD. 15.11.1993 E. 1993/908 K. 1993/7669

Destek, davalılardan sürücünün kullandığı araçta hatır yolcusu olarak taşındığına göre, hatır indiriminden sadece hatır için taşıyan yararlanabilir. Hatır taşıması ile ilgisi bulunmayan diğer araç sürücüsü, maliki ve sigortacısı olan davalılar hatır indiriminden yararlanamaz.

17.HD.12.04.2011 E. 2010/12393 K. 2011/3377

6- Hatır için taşınanın kusura katılımı varsa, tazminattan indirim gerekecektir.

Yargıtay’ın indirim öngören kararlarının içeriğine bakıldığında, çoğunda hatır için taşınanın da kusura katıldığı gözlemlenmektedir. Genellikle, hatır için taşınanın, sürücünün içki içmesine veya hız yapmasına engel olmaması, içkili olduğunu bilerek taşıta binmesi durumlarında “kusura katılım” söz konusudur. Kuşkusuz, bu gibi durumlarda tazminattan indirim haklı ve yerinde bir uygulama olacaktır.[8]

7- Hatır için taşınanlar da Trafik Sigortasından yararlanırlar.

Hatır taşımaları daha önce sigorta güvencesi dışında iken, Yargıtay’ın son kararları ile hatır için taşınanların bedensel zarara uğramaları durumunda kendilerinin, kaza sonucu ölmüş iseler yakınlarının Trafik Sigortası’ndan istekte bulunabilecekleri görüşü ağırlık kazanmış; buna gerekçe olarak, 2918 sayılı KTK. m. 92’de mali sorumluluk sigortası kapsamı dışında kalanlar arasında hatır için taşınanların bulunmaması ve 1.3.1992 tarihinde yürürlüğe giren Genel Şartlar’ın 3/g maddesinde “Teminat dışı haller” arasında hatır taşımasının yer almamış olması gösterilmiştir.[9]

Hatır taşımalarının Zorunlu Trafik Sigortası kapsamında olduğuna ilişkin Yargıtay kararlarından örnekler aşağıdadır:[10]

Trafik kazası sonunda işleten ancak kusurlu olduğu, kusuru kanıtlandığı taktirde hatır için taşıdığı kişinin uğradığı zarardan sorumlu olacaktır. Aynı zamanda, Karayolları Trafik Kanunu’nun hatır taşıması sonucu doğan zararla ilgili mali sorumluluk sigortasından, sigortacının sorumlu tutulamayacağı yolunda bir sonucu amaçladığı da düşünülemez.

4.H.D.18.11.1998, 6706-9041 (YKD. 1999/2-176)

Taraflar arasında düzenlenen sigorta poliçesine ekli genel şartlarda hatır taşıması kaynaklı zararlar, sigorta teminatı dışındaki haller arasında gösterilmemiştir. Zorunlu trafik sigortasının, hatır taşımasının da dahil bulunduğu aracın işletilmesine bağlı tehlike sorumluluk hallerini sigorta teminatı kapsamına aldığı, tehlike sorumluluğunun bu aracın işletilmesine bağlı olarak taşımanın türüne bakılmaksızın üçüncü kişilere verilen zararları, somut olayda ise işletenin, sigortalı araçta bulunan kişiye olan sorumluluğunu sigorta kuvertürü altına aldığının kabulü gerekir.

11.H.D. 24.12.1996, 8642-9101

Mahkemece, hatır taşımasının teminat dışı olmadığı, KTK. 85/1. ve 87. maddeleri uyarınca davalının sorumlu olduğu, trafik sigortası genel şartlarının 1.3.1992 tarihinde değiştirilmesinden sonra 2.9.1993 tarihinde meydana gelen kazada hatır taşımasının teminat dışı olmasını gerektirmeyeceği gerekçesiyle hesaplanan tazminat tutarının yasal faiziyle tahsiline hükmedilmiş, kararı davalı vekili temyiz etmiştir.

Sigorta Genel Şartlarına göre hatır taşımasının teminat içine alınmasına ve bu şartın yasalara aykırı olmamasına göre davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile hükmün onanmasına karar verilmesi gerekmiştir.[11]

11.H.D.30.5.1996, 1511-3935

1992 tarihinden sonra yürürlüğe konulan Zorunlu Trafik Sigortası Genel Şartları’nda, “hatır taşıması” kaynaklı zararlar, sigorta teminatı dışındaki haller arasında gösterilmemekle, Zorunlu Trafik Sigortasının, hatır taşımasının da dahil bulunduğu aracın işletilmesine bağlı tehlike sorumluluk hallerini sigorta teminatı kapsamına aldığının kabulü gerekir. Yine, hatır taşımacılığından kaynaklanan zararlar, İsteğe bağlı (İhtiyari) Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nda teminat kapsamı içine alınmıştır.

11.HD.21.11.2002, 5987-10712

Yargıtay’ın bu kararları ile “hatır taşımaları”nın Zorunlu Trafik Sigortası kapsamı içerisinde sayılması gerektiği kesinlik kazanmış bulunmaktadır.

II- KUSURA KATILIM NEDENİYLE İNDİRİM

1- Hatır taşıması ve kusura katılımın birlikte değerlendirilmesi

a) Hatır taşıması olarak nitelenen taşımaların çoğunda, araç sahibinin veya aracı kullanan kişinin, arkadaş, akraba, dost gibi kişilerle birlikte bir eğlence yerine, gazinoya, lokantaya pikniğe, toplantıya, düğüne gidip birlikte içki almaları ve içkinin etkisiyle sürücünün kaza yapması biçiminde gerçekleşmektedir.

Yargıtay kararlarında, birlikte içki içen veya sürücünün ileri derecede alkollü olduğunu bilmelerine karşın araca binen kişilerin "kusura katılımları" olduğu kabul edilmekte ve "kusura katılım oranında" tazminattan indirim öngörülmektedir.

b) Yukarda açıklandığı biçimde, hem sürücü ile birlikte alkol alınarak veya alkollü olduğunu bildiği sürücünün aracına binilerek "kusura katılım" ve hem de "hatır taşıması" bir arada olunca, iki ayrı indirim nedeni üzerinde durulmaktadır.

Birinci indirim nedeni, önceki 818 sayılı Borçlar Kanunu 44/1. maddesine ve yeni 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 52/1. maddesine göre, sürücü ile birlikte alkol alıp yola çıkan kişinin kusura katılımı nedeniyle kusur indirimi;

İkinci indirim nedeni, önceki 818 sayılı Borçlar Kanunu 43/1. maddesine ve yeni 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 51/1. maddesine göre, ücretsiz ve bir iş veya çıkar ilişkisi söz konusu olmaksızın "hatır taşıması" nedeniyle "hakkaniyet indirimi"dir.

2- Kusura katılımda indirim oranı ne olacaktır?

Trafik kazalarında kusur oranları, genellikle Trafik Yasası hükümlerine göre belirlenir ve kurallara aykırılık değerlendirme ölçüsü olur. Birlikte alkol alan ve alkollü olduğunu bildiği sürücünün taşıtına binen "hatır yolcusu"nun, araç içinde giderken (kemer takmamış olmak dışında) trafik kurallarına aykırı bir hareketinden sözedilemez ve bu yönden bir kusur oranı belirlenmesi olanaksızdır. O halde bu yolcunun "kusura katılım oranı" nasıl belirlenecektir?

Yargıtay kararlarında bu konuda (birlikte alkol alan ve/veya alkollü olduğunu bildiği sürücünün taşıtına binen "hatır yolcusu"nun "kusura katılımı" halinde, tazminattan ne oranda indirim yapılacağı konusunda) hatır taşımasına ilişkin kararlarında olduğu gibi, "hakkaniyete uygun bir indirim" denilerek, kesin bir ölçü verilmemektedir.

Bize göre, indirim oranının ne olması gerektiği konusunda çözüm aranırken, önce bir ayrım yapılmalı; "birlikte alkol almak" ile "alkollü olduğunu bildiği sürücünün taşıtına binmek" durumları farklı değerlendirilmelidir.

"Birlikte alkol almak" bir anlamda suça katılmak, kazaya ortak olmak; sürücünün 2918 sayılı KTK'nun 48.maddesine aykırı hareket etmesine zemin hazırlamaktır. Bu nedenle, birlikte alkol alıp yola çıkan hatır yolcusunun "kusura katılım oranı" yasaya ve kurallara aykırı davranış olarak değerlendirilmeli; kusur incelemesi için görevlendirilen bilirkişilerden "belli bir oran" belirlemeleri istenmelidir. Ama bu oran bizce %25'i geçmemelidir. Örneğin tek yanlı kazada, kusur paylaşımı alkollü sürücü için %75 ve hatır yolcusu için %25 olmalıdır.

Çift veya çok yönlü kazalarda ise, sürücü için belirlenen kusur oranından yapılacak "kusura katılım" indirimi gene %25'i geçmemelidir.

"Alkollü olduğunu bildiği" sürücünün taşıtına binen "hatır yolcusu"nun "kusura katılımı" konusunda biz farklı düşünüyoruz ve çoğu kez indirim yapılmaması gerektiğini savunuyoruz. Bir kere, yolcu ile sürücü birlikte alkol almamışlarsa, yolcu taşıta sonradan binmişse, sürücünün alkol derecesini bilmesi ve yasada denildiği gibi, alkolün "güvenli sürüş yeteneğini" ortadan kaldırıp kaldırmadığını anlaması çoğu kez olanaksızdır.[12] Hem şunu da anımsamak gerekir ki, Yargıtay kararlarında kabul edildiği üzere, kazanın nedeni "alkollü oluş" değilse, yolcunun kusura katılımından sözedilemez.

 

 

 

3- Yargıtay kararları

Hatır taşıması ile kusura katılımın birlikte değerlendirilmesine ilişkin Yargıtay kararlarından üç örnek:

Müteveffanın birlikte içki içtiği sürücünün aracına binerek kazaya uğraması müterafik kusurunu oluşturur. BK.53/2. maddesine göre, ceza mahkemesinin mahkumiyet kararına esas olan kusur oranı hukuk hakimini bağlamaz. Hatır taşımasında tazminat tutarından BK.nun 43-44. maddelerine göre indirim yapılmalıdır.

Taşımanın şekli "hatır taşıması"dır. BK.43 ve 44. maddeleri birbirlerini tamamlayan hükümleri havidir. Hakim gerek tazminatın şeklini, gerekse miktarını tayin ederken kusur oranı ile birlikte, halin özelliklerini de gözönünde bulundurmak zorundadır. Oluş şeklinin özellikleri de bu maddeler kapsamı içinde mütalaa edilmesi gereken bir husus olup tazminatın hakkaniyete uygun bir miktar indirilmesini icap ettirir.

19.HD. 16.4.1993, E.1992/8688 K.1993/2888

Birlikte içki içtiği arkadaşının arabasına ücretsiz binen kişinin taşınması, bir hatır taşıması türü olup, tazminatın hakkaniyete uygun bir miktar indirilmesi gerekir.

Davalı ile davacıların desteğinin, dükkan komşusu ve arkadaş oldukları, her ikisinin birlikte olaydan önce dükkanda içki içtikleri, daha sonra davalının kullandığı otoya binerek şehir dışına çıktıkları ve kazanın meydana geldiği anlaşılmakla ortada hatır taşıması vardır.

Borçlar Kanunu'nun 43 ve 44. maddeleri birbirlerini tamamlayan hükümlerdir. Hakim gerek tazminatın şeklini, gerekse miktarını tayin ederken kusur oranı ile birlikte, olayın özelliklerini de göz önünde bulundurmak zorundadır. Birlikte içki içilen, dükkan komşusu arkadaş durumunda olan, içkili olduğunu bilerek davalının arabasına binen desteğin gezinti için arabaya alınıp taşınması durumu da bu maddeler kapsamı içinde mütalaa edilmesi gereken bir husus olup tazminatın hakkaniyete uygun bir miktar indirimini gerektirir.

19.HD. 12.2.1993, E.1992/4836 K.1993/6948

Davacılar destekleri ile davalının (sürücünün) birlikte lokantada yemek yiyip, içki içmelerinin ardından, alkol aldığı bilinen davalının yönetimindeki araca binerek, birlikte diğer bir eğlence yerine gidilirken trafik kazası şeklinde meydana gelmiştir.

Hemen belirtilmelidir ki, Özel Daire, yerel mahkemenin hatır taşımacılığı nedeniyle Borçlar Yasası'nın 43. maddesi hükmü uyarınca tazminattan yaptığı indirimi bozma nedeni olarak öngörmemiş olması karşısında, bu yön uyuşmazlık konusu değildir. Uyuşmazlık, belirtilen somut olayda, Borçlar Yasası'nın 44. maddesinin uygulama yeri bulup bulamayacağı noktasında toplanmaktadır.

Davacıların trafik olayında ölen desteklerinin hatır yolcusu olarak araçta bulunduğu, alkollü sürücünün aracına bindikleri çekişmesizdir. Alkollü sürücünün kullandığı araca binmek, kabule göre fiile rıza yada ortak kusur olarak ele alınsın, ölenler yönünden, yukarıda anlatılan hukuki olgular dikkate alındığında, Borçlar Yasası'nın 44.maddesine göre hesaplanacak tazminattan indirim sebebini oluşturur. Ölenlerin hatır yolcusu olmaları nedeniyle Borçlar Yasası'nın 43. maddesi ile yapılan indirim, aynı Yasa'nın 44. madde hükmünün uygulanmasına engel teşkil etmeyecektir.

Açıklanan nedenlerle, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara ve aynı yöne işaret eden bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, yerel mahkemece, Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

HGK. 14.4.2004, E.2004/4-207 K.2004/226

4- Başka kusura katılım nedenleri

Emniyet kemeri takmamak, motosikletin arkasında yolculuk yaparken kask giymemek, yolcu taşımaya elverişli olmayan taşıtlara binmek, örneğin açık kasa kamyonun arkasında, traktörün basamağında yolculuk yapmak "kusura katılım" örnekleridir.

III- HATIR İÇİN KULLANMA VE KULLANDIRMA

1- Yasa hükmü

2918 sayılı KTK'nun 87.maddesi 1.fıkrasına göre "Yaralanan veya ölen kişi, hatır için karşılıksız taşınmakta ise veya motorlu araç, yaralanan veya ölen kişiye hatır için karşılıksız verilmiş bulunuyorsa, işletenin veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibinin sorumluluğu ve motorlu aracın maliki ile işleteni arasındaki ilişkide araca gelen zararlardan dolayı sorumluluk, genel hükümlere tabidir."

Yasa'nın bu hükmüne göre, hatır için taşınan veya hatır için kullanan/kullandırılan kişi ölürse veya beden gücü kaybına uğrarsa, araç sahibinin (işletenin) sorumluluğu 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'na göre değil, genel hükümlere göre değerlendirilecek; "tehlike sorumluluğu" ilkesi söz konusu olmayacaktır.

2- Hatır için kullanma veya kullandırmaya hangi yasa hükümleri uygulanacaktır

2918 sayılı KTK'nun 87/1.maddesinde "genel hükümler" uygulanacağı açıklanmış bulunmakla, bu tür ilişkilere hangi hükümler uygulanacaktır? Önce hatır için "kullanma" ile "kullandırma" ayrı düşünülmelidir. Bize göre, hatır için kullanma "vekâleten işgörme" (6098/TBK.m.502 vd.) ve hatır için kullandırma "ödünç verme" (6098/TBK.m.379 vd.) olarak nitelenmelidir.

TBK'nun 502.maddesine göre:

Vekâlet sözleşmesi, vekilin vekâlet verenin bir işini görmeyi veya işlemini yapmayı üstlendiği sözleşmedir.

Vekâlete ilişkin hükümler, niteliklerine uygun düştükleri ölçüde, bu Kanunda düzenlenmemiş olan işgörme sözleşmelerine de uygulanır.

TBK'nun 379.maddesine göre:

Kullanım ödüncü sözleşmesi, ödünç verenin bir şeyin karşılıksız olarak kullanılmasını ödünç alana bırakmayı ve ödünç alanın da o şeyi kullandıktan sonra geri vermeyi üstlendiği sözleşmedir.

Bize göre, hatır için kullanma ve kullandırmada yukardaki hükümlerin uygulanması gerekecektir.

3- Yasa hükmünün uygulanabilmesi için araç sahibinin bir "çıkarı" olmamalıdır.

Araç sahibi, bir işinin görülmesi ve bir yarar sağlamak için, aracını kullandırmış veya kullanması için bir başka kişiye vermişse, KTK 87/1.hükmünden yararlanamayıp, 85.madde hükmüne göre "işleten" olarak sorumlu olur.

Kullanma ve kullandırma "karşılıksız" olmalıdır. Aşağıdaki örneklerde konu açıklığa kavuşturulmaya çalışılacaktır.

a) Araç sahibinin "yararı"nın söz konusu olduğu kullanma ve kullandırmalar:

Bir motor ustasının, yanında araç sahibi olduğu halde, onarımı tamamlanan aracı deneme amacıyla kullanması "hatır için kullanma" değildir.

Galeri sahibinin satacağı aracı, alıcı durumundaki kişiye denemesi için kullandırması "hatır için kullandırma" sayılmamalıdır.

b) Karşılıksız kullanma:

Uzun bir yolculukta yorulan kamyon şoförü, dinlenmek yerine, bir an önce gideceği yere ulaşmak için, yanındaki kişiden aracı kullanmasını istemiş, kendisi arkaya çekilip uyuduğu sırada, aracı "hatır için" kullanan kişi kaza yapmıştır.

İleri derecede alkollü kişi, aracını arkadaşının kullanmasını istemiş, arkadaşı kaza yapmıştır. Kent merkezinden uzak bir yerleşim yerinde hastalanan araç sahibi, araç sahibi olmayan komşusundan kendisini hastaneye götürmesini istemiş, komşusu aracı kullanırken kaza yapmıştır.

Bütün bu olaylarda "karşılıksız" kullanma söz konusudur.

c) Karşılıksız kullandırma:

Önce bir ayıklama yapalım: Hatır için taşıma bölümünde açıkladığımız gibi, nasıl ki aile bireylerinin taşınması hatır için taşıma değilse, aynı biçimde, "aile bireylerinin" yani araç sahibinin eşinin, oğlunun, kızının, hatta kardeşlerinin ona ait aracı kullanmaları, karşılıksız kullanma değildir. Nasıl ki KTK 85/Son maddesine göre, araç sahibi (işleten) sürücünün kusurundan kendi kusuru gibi sorumlu oluyorsa, aynı biçimde "aile bireylerinin" yaptığı kazalardan dolayı kendi kusuru gibi sorumludur ve onların aracı kullandıkları sırada bir kazaya uğramaları durumunda işletene ilişkin sorumluluk hükümleri uygulanır.

O halde hatır için, yani karşılıksız, iyilik olsun diye "kullandırılan" kişi, aile bireyleri dışında bir üçüncü kişi (arkadaş, dost, komşu vb.) olmalıdır. Öyle olunca da bu kişilere "kullanmaları" için karşılıksız verme olayı bir "ödünç verme" işidir. Çünkü, yukarda açıkladığımız 6098 sayılı TBK. 379.maddesine göre, "Kullanım ödüncü sözleşmesi, ödünç verenin bir şeyin karşılıksız olarak kullanılmasını ödünç alana bırakmayı ve ödünç alanın da o şeyi kullandıktan sonra geri vermeyi üstlendiği sözleşmedir."

Bu konuda, her ikisi de yargıya yansıyan iki örnek verelim:

Birinci olayda, tarlasındaki ürünü taşımak için komşusundan kamyonunu "ödünç alan" kişi, yamaç aşağı inerken direksiyon hakimiyetini kaybedip uçuruma düşerek ölmüştür.

İkinci olayda, komşusunun traktörüyle tarla sürerken, traktörü devirip altında kalmış ve yaralanmıştır.

Her iki olayda da "karşılıksız kullandırma" ve "yasadaki söylenişle "kullanım ödüncü" söz konusudur.

 

 


[1]      Yarg.11.HD. 25.06.2001 gün 3468-5708 sayılı kararında “Hatır taşıması da olsa, taraflar arasında yolcu taşıması ilişkisi bulunduğuna göre, taşıma sırasında meydana gelen kaza sebebiyle açılan davaya TTK.767/5 ve BK 125 maddeleri gereği on yıllık zamanaşımı uygulanmalıdır. Ancak, hatır taşımasının söz konusu olduğu durumlarda, hükmedilecek tazminattan belli bir ölçüde indirim yapılmalıdır” denilmiştir. (İBD.2003/1-212) - 4.HD.25.02.1986 gün 765-1694 sayılı kararında da , taşıyan ile hatır için taşınan arasında sözleşme ilişkisinin varlığı kabûl olunmuş ve şöyle denilmiştir: “Hatır taşıması konusunda tarafların birleşen iradeleri onlar için tek yanlı bir sözleşme ilişkisi kurar. Bu sözleşmede yalnız taşıyıcı borç altına girmiş olur. Ancak taşımada kendisinin bir yararı olmadığı için bu gibi hallerde BK 43.maddesi gereğince gerçekleşen maddi zararın bir kısmının tazminat alacaklısı üzerinde bırakılması ve manevi tazminat takdirinde de bir indirim nedeni olarak kabûl edilmelidir.”

[2]      Karar örnekleri: 4.HD.10.12.1998, 7110-10054 sayılı, 15.02.1993, 11268-1215 sayılı, 23.01.2003, 9271-538 sayılı ve 11.HD.25.06.2001, 3468-5708 sayılı kararları.

[3]      Yarg.11.HD.15.01.2002 gün 2001/8226-2002/170 sayılı ve 20.09.1999 gün 5181-6853 kararlarında, hatır taşımalarında BK 43 uyarınca tazminattan uygun bir indirim yapılmasının mutlaka zorunlu olmadığı, ancak nedenlerinin karar gerekçesinde tartışılması gerektiği açıklaması yapılmıştır. – 4.HD.06.05.1991 gün 4009-4265 sayılı kararında da “Hatır için taşımalarda BK m.43’ün uygulama yerinin bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır” denilmiştir.

[4]      Karar örnekleri: Yargıtay 11.Hukuk Dairesi'nin 31.05.1999 gün E.1999/4116 K.1999/4608 sayılı, 15.01.2002 gün E.2001/8226 K. 2002/170 sayılı, 18.04.2005 gün E.2004/7165 K.2005/3830 sayılı, 18.01.2007 gün E.2005/13501 K.2007/435 sayılı; Yargıtay 4.Hukuk Dairesi'nin 04.11.2008 gün E. 2007/14332 K.2008/13394 sayılı, 21.4.2003 gün E.2002/14854 K.2003/5031 sayılı, 16.02.2006 gün E. 2005/2090 K.2006/1208 sayılı kararları.

[5]      İngiliz filozofu Thomas Hobbes’a göre yaptığımız her eylem, görünürde iyi ve özgeçili olsa bile, aslında kendimize hizmet eder. Dolayısıyla hayır işlerine yaptığımız bağış bile aslında, gücümüzden keyif almamız için bir araçtır. Hobbes’un bu sözüne dayanarak diyebiliriz ki, iyilik olsun, dostluk olsun, yardım olsun diye arabamıza alıp taşıdığımız kişinin bir gün bize de bir yardım ve hizmette bulunacağı beklentimiz bilinç altında gizli olabilir. Maddi bir çıkarımız söz konusu olmasa bile manevi yönden bize verdiği haz da taşımanın karşılıksız olmadığının kanıtı sayılmalıdır.

[6]      Yarg.31.05.1999, E.19994116 K.1999/4608

[7]      Yarg.11.HD.15.01.2002 gün 2001/8226-2002/170 sayılı ve 20.09.1999 gün 5181-6853 kararlarında, hatır taşımalarında BK 43 uyarınca tazminattan uygun bir indirim yapılmasının mutlaka zorunlu olmadığı, ancak nedenlerinin karar gerekçesinde tartışılması gerektiği açıklaması yapılmıştır. – 4.HD.06.05.1991 gün 4009-4265 sayılı kararında da “Hatır için taşımalarda BK m.43’ün uygulama yerinin bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır” denilmiştir.

[8]      Bu konuda, 4.HD.10.12.1998 gün 7110-10054 sayılı kararında , “hatır taşımasında yolcunun yararı söz konusu olduğu için BK 43. maddesi gereğince hakkaniyet indirimi yapılması gerektiği açıklandıktan sonra, “ölen kişi, davalının (sürücünün) sarhoş olduğunu bilerek aracına bindiği için BK 44 maddesi uyarınca kusura katılım durumu da değerlendirilmelidir” denilmiştir. – Başka karar örnekleri: “Desteğin alkollü sürücünün aracına binmesi kusur teşkil eder ve BK 44 madde gereğince davacıların gerçekleşen zararından indirim yapılması gerekir.” (4.HD.26.02.1998, 97/10864-98/1022) – “Sürücünün yeterinden çok alkolüne izin vermek, içkili olduğunu bilerek aracına binmek ve aşırı hızı engellememek gibi davranışlar, Dairemizin kararlaşmış ve Hukuk Genel Kurulu’nun 27.06.1979 gün 15/1060-1245 sayılı kararlarında belirtilen ilkeler doğrultusunda, BK 44 maddesini tamamlayan 43 maddesi uyarınca tazminatın indirimi gerektirir.” (4.HD. 12.06.1997, 2616-6538) – “Birlikte içki içtiği arkadaşının arabasına ücretsiz binen kişinin taşınması hatır taşıması türü olup, tazminattan hakkaniyete uygun bir indirim yapılmalıdır. BK m.43,44 ” (19.HD.12.02.1993, 92/4836-93/6948) – Davacıların ölen çocuğu, davalının aracına onun ehliyetsiz olduğunu bilerek binmiştir. Böyle tehlikeli olduğu belli bir otomobil yolculuğuna çıkılması doğru olmayan bir davranıştır. Bu durum gözetilerek, BK 43 ve 44/1 maddeleri gereğince maddi tazminattan uygun bir indirim yapılması gerekir.” (4.HD.15.02.1993, 91/11268-93/1215)

[9]      Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası (Trafik Sigortası) Genel Şartları adıyla 1.3.1992 tarihinde yürürlüğe konulmadan önceki Karayolları Trafik Kanunun Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın “Teminat dışında kalan haller” başlıklı 3. maddesinin (g) bendinde “Hatır için karşılıksız taşınan veya motorlu aracın hatır için kendilerine verilen kimselerin bir trafik kazasında yaralanmaları veya ölmeleri sebebiyle işletene karşı ileri sürülecek talepler” için Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigortasına başvurulamayacağı hükmüne yer verilmiş iken, 1.3.1992 tarihli Genel Şartlardan bu hükmün çıkarıldığı görülmektedir. Bu bakımdan, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 5.4.1995 gün 11-689 E. 274 K. sayılı olumsuz kararına karşın, 4. Hukuk Dairesinin 18.11.1998 gün 6709-9041 sayılı, 11. H.D. nin 24.12.1996 gün 8642-9101 sayılı ve 30.5.1996 gün 1511-3935 sayılı kararları doğrudur, yerindedir.

[10]    Hatır taşımalarının Trafik Sigortası kapsamı içerisinde olması gerektiğine ilişkin ilk olumlu görüş, Sn. Gönen Eriş’in Yarg. HGK. 5.4.1995, 11-689 E. 274 K. sayılı kararına koyduğu Karşı oy yazısında yer almış olup, özlü ve açık anlatımı nedeniyle burada yinelemeyi yararlı buluyoruz : “Bir motorlu aracın işletilmesi, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına neden olursa, motorlu aracın işleteni, bu eyleminden sorumlu olur. İşleten, bu sorumluluğun karşılanmasını sağlamak üzere “mali sorumluluk sigortası” yaptırmak zorunluluğundadır. Bu sigortaya, zorunlu mali sorumluluk sigortası ve yaygın deyimle “trafik sigortası” adı verilir.

       Görülüyor ki, zorunlu mali sorumluluk sigortası, yani trafik sigortası, motorlu aracın işletilmesine bağlı bir tehlike sorumluluğunu kapsamaktadır. Hatır taşımalarında, işletenin sorumluluğu için genel kuralların öngörülmesi, hatır taşımalarında taşınan kişiler yönünden ölüm ve yaralanmalardan doğan zararın anılan sigortanın kapsamı dışında kalmasını gerektirmez. Çünkü tehlike sorumluluğu, aracın işletilmesine bağlı olup, taşımanın türüne bağlı değildir. Aksi halin düşünülmesi, bir motorlu aracın işletilmesini tehlike kabul eden ve bu durumu zorunlu sigortaya bağlayan sisteme de aykırı olur.

       Öte yandan, KTK.nun 92. maddesinde, zorunlu mali sorumluluk sigortası dışında kalan haller tek tek sıralandığı halde, burada hatır taşmasına yer verilmemiş bulunmaktadır. Bunun sonucu, hatır taşımasının tehlike sorumluluğuna bağlı olarak zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamı içinde kaldığının kabulü gerekir. Ayrıca, bu kabul biçimi hak ve adalete de uygundur.

       Karayolları Trafik Kanununda, hatır taşımasına ilişkin zararların zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamına alınması yasaklanmadığına göre, sigorta genel şartları ile hatır taşımasından doğan zararların sigorta teminatı dışında bırakılması buyurucu kurala bir aykırılık oluşturur. Ve bu nedenle da genel şartların 3/g maddesi geçersiz olur. Yasaya aykırı genel şartın uygulanamayacağı da açık ve seçiktir.

       Yukarıdan beri açıklanan nedenlerle hatır taşımalarından doğan bedensel zararlar zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamına girdiği anlaşıldığından, yerel mahkeme kararının onanması gereği düşüncesiyle, sayın çoğunluğun kararına katılmıyorum.” (Yasa HD. 1996/1-134)

[11]    I. Ulaş, a.g.e. sf. 580

[12]    Yargıtay 07.11.2013 gün E.2012/18409 K.2013/17245 sayılı kararında "Araç sürücüsünün alkollü olduğunu bilip bilmediği, alkollü olduğunu bilerek araca binip binmediği araştırılmalı, bu durumun tespiti halinde davacının olayda kusura katılımı olduğu sonucuna varılmalıdır" denilmiştir.