1- Yolcu taşıma bir hizmet sunumudur
Taşıma sözleşmesiyle taşımacı, yolcuyu bir yerden bir başka yere “taşıma işi”ni üstlenmiş olup, yolcunun taşımacıdan yapılmasını istediği “iş” de bir yerden bir başka yere güven içinde ve sağlıklı bir biçimde götürülmektir. Şu tanıma göre taşıma sözleşmesini, kendine özgü bir “işgörme” ve “iş gördürme” sözleşmesi olarak niteleyebiliriz.
Tüketiciyi Koruma Yasası yönünden, yolcu taşıma, bir "hizmet satımı - hizmet satın alınması"dır. O halde, taşımacı, anılan yasadaki tanımıyla hizmeti gören "sağlayıcı"dır. Öyle olunca da hizmetin gereği gibi görülmemesi durumunda, tüketici (yolcu) bir zarara uğramışsa, "ayıplı hizmetten dolayı" taşımacıya karşı açacağı davada, Türk Ticaret Kanunu ile Karayolu Taşıma Kanunu'nun yanı sıra, 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'un 13-14.maddelerinden yararlanabilecek; 15.maddedeki "seçimlik hakları" kullanabilecektir.
2- Yolcu taşımada "ayıplı hizmetler" neler olabilir
Yolcuların sağlıklı, rahat ve güvenli bir yolculuk yapmalarını sağlayacak önlemleri almakla ve onları gidecekleri yere sağ ve sağlıklı olarak ulaştırmakla yükümlü olan taşımacının sorumluluğu, trafik kazalarında olduğu gibi ölüm ve bedensel zararlarla sınırlı olmayıp, taşıta binildiği terminal ve duraklardan başlayarak kalkış noktasından varış noktasına kadar, duraklama ve mola yerleri dahil, taşıt içinde veya dışında yolcuların uğrayacakları her türlü (maddi ve manevi) zararları kapsamaktadır. (6102 TTK.m.914 ve 6762/TTK. m.806; Karayolu TK. m.7 ve 17, Yönetmelik m.42/5)
Taşımacının, yolculuğun başından sonuna kadar yükümlülük ve sorumluluklarını gereği gibi yerine getirmemiş olması, Tüketici Hukuku anlamında "ayıplı hizmet" olarak nitelenebilir. Bunların neler olduğu, yukarda "taşımacının yükümlülükleri ve sorumluluk nedenleri " bölümlerinde ayrıntılı olarak açıklanmış ve yasal dayanakları gösterilmiş olup, aşağıda bunların bir özeti verilmiştir. Ölüm ve bedensel zararlar dışında, taşımacının "ayıplı hizmet" olarak nitelenebilecek kusurlu, eksik, yetersiz davranış ve eylemleri şunlar olabilir:
a) Taşımacının yolcuları güvenli ve rahat bir yolculuk yaptırmamış alması; örneğin yolcunun herhangi bir maddi zararı doğmamış olsa bile, sürücünün hız sınırlarını aşarak, yerli yersiz ve tehlikeli biçimde araç sollayarak, dönemeçlerde yavaşlamayarak yolculara korkulu saatler yaşatması; sürücü ve yardımcılarının yolculara kaba davranmaları, onlarla sert ve sinirli tartışmalar yapmaları; kısaca yolculuğun "kötü" geçmiş, bundan dolayı yolcunun ruhsal yönden sarsılmış, huzursuz saatler geçirmiş olması;
b) Yolcunun eşyasının kaybolması veya hasarlanması;
c) Taşıtın ısıtma düzeninin bozukluğu nedeniyle yolcuların üşüyüp hastalanmaları veya yazın sıcak günlerinde klimanın çalışmaması nedeniyle sıkıntılı bir yolculuk yapılması;
ç) Gerekli bakımı yapılmadan ve teknik donanımı elden geçirilmeden sefere konulan taşıtın yarı yolda bozulması nedeniyle yolcuların saatlerce beklemek zorunda bırakılmaları;
d) Bilette yazılı saatte yola çıkılmaması, sefer sırasından önceden kararlaştırılmamış olan yerlerde sık sık duraklama yapılması, önceden seçilmiş olan yoldan başka bir yola sapılarak yolculuğun uzatılması; bütün bu nedenlerle yolcunun gideceği yere zamanında gidememesi; bu yüzden hem sıkıntılı bir yolculuk yapılmış ve hem de bir zarar doğmuş olması; örneğin, öğrencinin veya memur adayının sınava, iş adamının toplantıya veya ihaleye, yurt dışı hava yolcusunun uçağına yetişememiş; herhangi bir nedenle bir fırsatın kaçırılmış olması;
e) Bilette yazılı yerin başkasına verilmiş veya aynı koltuk için iki kez bilet kesilmiş olması; bilette belirtilen taşıt yerine onun aynı olmayan başka bir taşıtın sefere konulması; taşıtın belli saatten önce hareketi nedeniyle yolcunun yetişememesi,
f) Yolcunun, yolculuk sırasında hastalanması, yaralanması, böcek sokması, gıda zehirlenmesi ve benzeri olaylar için otobüste ilk yardım malzemeleri ve en fazla gereksinim duyulan ilaçların bulundurulmaması;
g) Kent içi toplu taşıma araçlarının kalkış ve duruşlarında gerekli özenin gösterilmemesi, açılır kapanır kapı düzeninin bozuk olması, havalandırma ve ısınma aygıtlarının iyi çalışmaması, gerektiğinden fazla yolcu alınması gibi nedenlerle, rahat bir yolculuk yapılamaması, yolcunun ineceği yerde inememesi ya da inerken ve binerken bir kazaya uğraması;
h) Terminal ve durakların yolcu beklemeye elverişli olmaması, bu yüzden yolcuların üşüyüp hastalanmaları;
i) Taşımacının yolculuk sırasında seçtiği lokanta ve çayevi gibi mola yerlerinde yolcunun yediği yemeklerden zehirlenmesi veya tuvaletlerin pis ve kötü yapılmış olması gibi nedenlerle bir zarara uğraması.
Yukardaki örnekler sınırlı olmayıp, yolcu taşımaya ilişkin önceki ve yeni Türk Ticaret Kanunu'nun, 4925 sayılı Karayolu Taşıma Kanunu'nun ile buna bağlı Yönetmeliğin, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu ile buna bağlı Yönetmeliğin, Türk Borçlar Kanunu'nun ilgili hükümlerine göre, taşımacının eksik, kusurlu ve yetersiz tüm hizmet sunumlarının, 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'da tanımlanan "ayıplı hizmet" kavramına girebileceği ve dava konusu edilebileceği kanısındayız.
3- Yolcu taşımada tüketici mahkemelerinin görevli olabileceği durumlar
Yolcu taşıma, taşımacı yönünden "ticari bir iş" ve taşımacı "tacir" ise de, ücret ödeyerek ticari taşıta binen yolcu, ticari bir iş yapmış ve ticari ilişkiye girmiş olmaz. Onun amacı bir yerden bir yere gidebilmektir. Bu nedenle, Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun yönünden yolcuyu, bazı ayrık durumlar dışında "ticari veya mesleki olmayan amaçlarla ücret ödeyerek bir yerden bir başka yere giden kişi" ve taşımacıyı, "ticari veya mesleki amaçlarla tüketiciye (yolcuya) hizmet sunan gerçek veya tüzel kişi" olarak tanımlayabiliriz.
Böylece, Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun anlamında yolcuyu "hizmet alıcısı" ve taşımacıyı "hizmet sağlayıcı" olarak adlandırdıktan sonra, taşımacının yolculara karşı yükümlülüklerinin eksik, yetersiz, kusurlu olması durumunda, anılan yasa anlamında "ayıplı hizmet"ten dolayı, taşımacıya karşı Tüketici Mahkemesinde dava açılabileceği sonucuna varmış olacağız.
Taşımacının "ayıplı hizmet" tanımına girebilecek eylemlerinin neler olabileceği, bundan önceki bölümde sınır konulmaksızın açıklandığından yinelemiyoruz.
4- Ölüm ve yaralanmalarda görevli mahkeme, Ticaret Mahkemeleri olmalıdır
a) İnsan zararları (ölüm ve beden gücü kayıpları) farklı bir yargılamayı gerektiren dava türlerindendir. Bunları "ayıplı hizmet" sonucu sayamayız. Hem Tüketici Yasası'nın geniş yorumu, yasadan beklenen yararları işlevsiz kılar. Tüketici mahkemelerinin görev alanı, kişilerin günlük temel ihtiyaçlarını karşılayacak nitelikteki mal ve hizmet alımları kapsamında "ayıplı mal" ve "ayıplı hizmet" ile sınırlandırılmalı; bunların dışındaki anlaşmazlıklar ve sözleşmelere aykırılıklar, bugüne kadar olduğu gibi, genel mahkemelerde görülmelidir.
b) İnsan zararları,Tüketici Yasası'nın konusu olamaz. Çünkü bunlarda seçimlik hakların kullanılması doğa yasalarına aykırı ve olanaksızdır. Hizmetin yeniden görülmesi veya ücretsiz onarım, bedelden indirim ya da sözleşmeden dönme gibi seçimlik haklar ölüyü diriltmez, eksilen organı geri getirmez.
Borçlar Yasası'na göre, ölüm nedeniyle destekten yoksunluk ve beden gücü kayıpları nedeniyle tazminat istemleri, ayrı bir uzmanlık alanı olmasının yanı sıra, 6098 sayılı Borçlar Kanunu'nun 114/2.maddesine (önceki 818 BK.98/2) göre, sözleşmeden kaynaklanan sorumluluklara haksız fiil hükümleri uygulanır. Bu nedenle haksız fiilin tarafı durumundaki kişiler (özellikle ölüm nedeniyle destekten yoksun kalanlar) tüketici olarak nitelenemez.
c) İnsan zararları farklı bir yargılamayı gerektirdiği içindir ki, "İnsan Zararları Mahkemesi" kurulması önerisi ortaya atılmış; bir kanun tasarısı hazırlanmıştır. Bazı önemsiz ve temelsiz itirazların dışında, tasarının yasalaşması yönünde güçlü bir eğilim vardır. İlerde bunun gerçekleşmesi durumu dikkate alınarak, ölüm ve bedensel zararlar nedeniyle maddi ve manevi tazminat davaları, bugüne kadar olduğu gibi, Ticaret Mahkemelerinde görülmeye devam olunmalı, Tüketici Mahkemelerine taşınmamalıdır.