1- Trafik kazaları ticari bir olay değildir.
a) Bilindiği gibi, olağan trafik kazalarında sorumlular, (ayrık durumlar dışında) genel olarak işleten, sürücü ve sigortacıdır. (2918 sayılı KTK m.85,91 vd.) Zarar görenler, ortaklaşa ve zincirleme sorumluluk kurallarına göre, aynı davada bunların hepsini dava edebilecekleri gibi, yalnız birini de dava edebilirler. (6098/TBK.61 ve 163 vd.; 818/BK.50-51 ve 142 vd.)
b) Trafik kazası ölümle veya bedensel zararla sonuçlanmış ise, davalı ister işleten veya sürücü olsun, ister tek başına sigorta şirketi dava edilsin, her zaman ve her durumda görevli mahkeme “asliye hukuk mahkemesi”dir. Çünkü, ölüm sonucu destekten yoksun kalma veya bedensel zararlar nedeniyle tazminat davalarının yasal dayanağı, Ticaret Kanunu değil, Borçlar Kanunu hükümleridir. (6098/TBK.53,54,55; 818/BK.45,46 )
c) Kazaya karışan araçlar “ticari araç” olsa dahi, eğer ölüm veya bedensel zararlar nedeniyle tazminat istenmişse, bu bir “ticari dava” değil, bir “hukuk davası”dır. Davalılar arasında işleten ve sürücü yer almayıp, yalnızca sigorta şirketinin dava edilmesi durumunda dahi, tazminat isteğinin yasal dayanağı Borçlar Kanunu hükümleri olduğundan ve zarar görenler ile sigorta şirketi arasında “ticari ilişki” bulunmadığından görevli mahkeme “asliye hukuk mahkemesi”dir.
2- İki ticari araç çarpışmış olsa dahi, bu bir “ticari olay” değildir.
a) Sigorta şirketleri vekillerinin, davaları uzatmaktan başka hiç bir sonuç vermeyen gereksiz görev itirazları yüzünden, (iki ticari araç çarpışmış olsa dahi) ticari bir olay olmayan trafik kazaları ile ilgili tazminat davaları, Yargıtay'ın yanlış ve yanılgıyla verdiği kararlar yüzünden, asliye hukuk mahkemelerince görevsizlik kararı verilip, dosyalar ticaret mahkemelerine gönderilmektedir. Bunun tek ayrığı ticari araçlarda yolcunun veya eşyanın zarar görmesi ve bundan taşımacının sorumlu olmasıdır ki, böyle bir durumda elbette ticaret mahkemeleri görevli olacaktır. Şu kadar ki, taşımacı değil de, karşı araş işleteni sorumlu ise, o zaman yolcuların veya eşya sahiplerinin karşı araç işletenine ve onun sigortacısına karşı açacakları dava gene ticari dava olmayıp, görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesi olacaktır.
b) Sigorta şirketlerinin bu gereksiz itirazları ve Yargıtay Özel Dairesinin yanılgısı yüzünden, aynı olay için iki ayrı mahkemenin görevli sayılması gibi garip bir durum ortaya çıkmakta; işleten, araç sahibi, sürücü gibi sorumlular için "asliye hukuk mahkemeleri" görevli olurken, sigorta şirketleri için "ticaret mahkemeleri" görevli sayılmaktadır. Eğer davalılar arasında sigorta şirketi yoksa, yalnızca işleten ve sürücü dava edilmişse görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemesi olması ne anlama geliyor, durup düşünülmelidir.
c) Sigorta Şirketlerinin Ticaret Kanunu hükümlerine tabi olduğu; zorunlu sigortaların (her nasılsa) Ticaret Kanunu’nda yer aldığı ileri sürülerek, olağan trafik kazalarında ticaret mahkemelerini görevli kabul etmek bir mantık hatasıdır.
Şöyle düşünelim: Bir tüccar, şirkete kayıtlı ve ticari sayılan özel arabasıyla kaza yapıp ölüme veya yaralanmaya sebep olsa, bu kişiye karşı açılacak dava, ticari dava mıdır? Elbette değildir. O halde görevli mahkeme, ticaret mahkemesi değil, asliye hukuk mahkemesidir. Bu örnekte, Ticaret Kanunu hükümlerine tabi tüccarın zarar görene karşı sorumluluğu ile gene Ticaret Kanunu hükümlerine tabi sigorta şirketinin sorumluluğu arasında ne fark vardır? Lütfen mantıklı düşünelim ve yargıda kaos yaratıp iş ve zaman kaybına neden olmayalım.
3- Trafik Sigortasının, Trafik Kanunu’nda düzenlenmiş olması
a) Motorlu araç işletenlerin 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 91.maddesine göre yaptırmak zorunda oldukları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası (kısa adıyla Trafik Sigortası) özel yasadan doğan bir "zorunluluk" olup, ticari bir işlem değildir. Motorlu araç sahiplerinin büyük bir çoğunluğu "ticari" amaçla değil "özel" işlerinde kullanmak, ulaşım ihtiyaçlarını karşılamak için otomobil satın alırlar. Aldıkları bu otomobiller için, yasa hükmü gereği "zorunlu" olarak Trafik Sigortası yaptırırlar. Bunu yaptırırlarken "ticari" bir iş yapılmış olmaz ve oto sahipleri ile sigorta şirketleri arasında "ticari ilişki" oluşmaz.
b) Eğer motorlu araç sahipleri, 2918 sayılı KTK'nun zorunlu kıldığı Trafik Sigortası dışında, "ferdi kaza sigortası" yaptırmışlarsa, işte bu Ticaret Kanunu hükümlerine tabi ticari bir ilişkidir ve "ferdi kaza sigortasından" kaynaklanan uyuşmazlıklar Ticaret Mahkemesinde görülür. Kasko Sigortası da aynı biçimde ticari bir ilişkinin ürünüdür.
c) Yukarda belirtildiği gibi, trafik kazalarından "zarar gören kişiler” ile sigorta şirketleri arasında "ticari ilişki" yoktur ve zarar görenlerin Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası'ndan tazminat almak için sigorta şirketine başvurmalarıyla aralarında bir "ticari ilişki" oluşmaz. Çünkü "Zorunlu Sigorta poliçesinden" tazminat ödeme, sigorta şirketinin özel yasadan (Trafik Yasası'ndan) doğan bir sorumluluğudur.
Nitekim, 2918 sayılı KTK’nun 95.maddesi 1.fıkrasında:
“Sigorta sözleşmesinden veya sigorta sözleşmesine ilişkin kanun hükümlerinden doğan ve tazminat yükümlülüğünün kaldırılması veya miktarının azaltılması sonucunu doğuran haller zarar görene karşı ileri sürülemez" denilmiştir.
4- Zorunlu sigortaların, ayrıca yeni Türk Ticaret Kanunu’nda yer alması yanlış ve gereksiz bir düzenlemedir
a) Özel Yasa (Trafik Yasası) gereği yaptırılması "zorunlu" olan, kamu düzeni ile ilgili ve ticari niteliği bulunmayan bir sigorta türünün, (hiç gereği yokken ve 2918 sayılı KTK'da yeterli hüküm varken) ayrıca 6102 sayılı yeni Türk Ticaret Kanunu'nda da yer alması, yasa koyucunun veya tasarıyı hazırlayanların bir yanlışıdır.
b) Zorunlu sigortalar, ticari değil, sosyal niteliklidir, kamu düzeniyle ilgilidir. Ticaret Kanunu’nda yer almaması gerekir. Bu nedenle 6102 sayılı yeni Türk Ticaret Kanunu’nun “Zorunlu Sorumluluk Sigortaları” başlığı altındaki 1483-1486.maddeleri yasadan çıkarılmalıdır.
Özellikle 1484.maddenin 3.fıkrasındaki “Zarar, sosyal güvenlik kurumları tarafından karşılandığı ölçüde sigortacının sorumluluğu sona erer” hükmü, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 55. maddesine aykırılık oluşturmaktadır. Çünkü, anılan madde hükmüne göre, sosyal güvenlik kurumlarının ölüm sigortası dalından bağladıkları dul ve yetim aylıkları ile maluliyet aylıkları, yeterli miktarda prim ödemiş olmanın bir karşılığı olduğu için, hiçbir biçimde haksız eylemden kaynaklanan zararlarla ilişkilendirilmez ve tazminattan indirilmez.
c) 6102 sayılı TTK'ndaki bu düzenleme yanlışı yüzünden, trafik kazaları nedeniyle "asliye hukuk mahkemelerinde" açılan tazminat davalarında, sigorta şirketleri görev itirazında bulunmakta, Yargıtay'ın son bir kaç kararı bu yönde oluştuğundan dosyalar Ticaret Mahkemelerine gönderilmekte; bu uygulamaya bakarak doğrudan Ticaret Mahkemelerinde dava açanlar, "madem ki bu bir ticari davadır" diyerek "avans faizi" istediklerinde, sigorta şirketlerinin vekilleri bu kez "hayır bu trafik kazasıdır, arada ticari ilişki yoktur, avans faizi değil yasal faiz istenebilir" savunması yaparak çelişkiye düşmektedirler.
d) Ayrıca zamanaşımı yönünden de bir farklılık yaratılmıştır. 2918 sayılı KTK’nun 109.maddesi 2.fıkrasının yollamasıyla 5237 sayılı TCK’nun zamanaşımına ilişkin 66.maddesi (d) bendine göre ölümlerde (15) yıl, (e) bendine göre (8) yıl iken, 6102 sayılı TCK’nun 1482.maddesinde sigortacıya karşı yöneltilecek istemlerde zamanaşımı (10) yıldır.
5- Yargıtay kararlarında farklı görüşler
Trafik kazalarında "görevli mahkeme" konusunda Yargıtay kararlarında da çelişkiye düşülmüş; aynı dönemde birbirine aykırı kararlar verilmiştir. Şöyle ki:
a) Yargıtay 17.Hukuk Dairesi, destekten yoksun kalma ve bedensel zarar nedeniyle "sigorta şirketlerine" karşı açılan tazminat davalarında, sigorta poliçesinden tazminat istendiği ve Trafik Sigortasının 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 1483.maddesinde yer aldığı gerekçesiyle, Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğuna karar vermiş; asıl yasal dayanak olan 2918 sayılı KTK'nun 91.maddesi gözardı edilmiştir.
(Örnek: Yargıtay 17.Hukuk Dairesi'nin 15.02.2013, E.2013/ 702-K.2003/1676 sayılı, 18.03.2013, E.2013/3064-K.2013/3616 sayılı ve 28.03.2013, E.2013/3377-K.2013/4482 sayılı kararları)
b) Aynı 17.Hukuk Dairesi aynı dönemde verdiği başka kararlarda, bu kez (doğru olarak) 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu hükümlerini dikkate almış ve "asliye hukuk mahkemesinin" görevli olduğuna karar vermiştir. Kararlarda şöyle denilmiştir, özetle:
"Davacılar, davalıya Zorunlu Mali Sorumluluk Poliçesiyle sigortalı aracın sürücüsü desteğin karıştığı trafik kazasında ölümü nedeniyle BK.'nun 53.maddesi gereğince destekten yoksun kalma tazminatı istemişlerdir. Davacılarla davalı Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortacısı arasında ticari ilişki bulunmadığı gibi, 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunun araç işleticisinin bağlı bulunduğu teşebbüs sahibinin hukuki sorumluluğunu düzenleyen 85.maddesi gereği, motorlu araçların işletilme tehlikesine karşı zarar gören üçüncü şahısları korumak amacıyla getirilmiş olan bu yasal düzenleme davaya dayanak gösterilerek işbu dava açılmış olduğuna, davanın desteğin ölümüyle sonuçlanan kazadan kaynaklanan tazminat davası oluşuna göre Asliye Hukuk Mahkemesi görevlidir."
(17.HD.27.06.2013, E.2013/10280 K.2013/10151)
"Dava, davalı şirkete Trafik (ZMSS) Sigortalı araç ile davacı şirkete ait aracın karıştığı kaza nedeniyle uğranılan maddi zararın poliçe ile sınırlı olarak tahsili istemine ilişkindir. Somut olayda uyuşmazlık davacı ve davalı şirket Ticaret Kanunu poliçesi yahut ticari ilişkiden değil, davacının işleteni olduğu araç ile davalıya sigortalı aracın karıştığı maddi hasarlı trafik kazasından kaynaklanmaktadır. Bu haliyle uyuşmazlığın haksız fiile dayalı alacak davası olduğu anlaşıldığından, davanın genel hükümler çerçevesinde Asliye Hukuk Mahkemesinde görülmesi gerekmektedir.
(17.HD. 31.12.2012 E. 2012/9255 K. 2012/15203)
6- Yolcu ve yük taşımada görevli mahkeme ticaret mahkemeleridir
Yolcu ve yük taşıma "ticari bir iş" olup, hem önceki ve yeni Türk Ticaret Kanunu'nda ve hem de özel bir Yasa olan 4925 sayılı Karayolu Taşıma Kanunu'nda yer almıştır. Bu nedenle yolcunun ölümü veya bedensel zarara uğraması nedeniyle açılacak tazminat davalarında görevli mahkeme "Ticaret Mahkemeleri"dir. Aynı biçimde yük ve emtea taşımaları ticari bir iş olduğundan Ticaret Mahkemeleri görevlidir.