Menu

Arama Yapın

Aristo'nun Tüm Basılı Kitaplarında %40 İNDİRİM | Fırsattan Yararlanmak İçin Tıkla

Menu

Bu kitap, e-kitap formatında olduğu için 1,35 ağaç kesilmekten kurtarılmıştır.

E-Kitaplar

Anayasa Şikâyeti

  • Yayınevi: Aristo Yayınevi
  • Yazar: Dr. Cabir ALİYEV
  • Sayfa Sayısı: 186
  • Yayın Tarihi: 04.12.2020
  • Baskı: 2
  • Tür: E-kitap
  • Basılı Olsaydı Fiyatı: 240,00
240,00 TL
96,00 TL

Bu kitap 2159 kez incelendi; 85 adet satıldı.

Kategoriler: Anayasa Hukuku, Bütün Hukuk Kitapları, Tez Serisi

İkinci Dünya Savaşı sırasında dünyada ve özellikle Avrupa’da yaşanan insan hakları ihlallerinin acı tecrübesi, savaş sonrası insan hakları konusunun Avrupa’nın gündemine oturmasına sebep olmuştur. Bu yönelimin sonucu olarak İkinci Dünya Savaşı’nın hemen ardından Birleşmiş Milletler Genel Kurulu İnsan Hakları Evrensel Bildirisi’ni 10 Aralık 1948’de kabul ve ilân etmiştir. İnsan Hakları Evrensel Bildirisi oldukça geniş bir insan hakları listesi içeriyor olmasına rağmen, hukukî açıdan bağlayıcılığı ve zorunlu uygulanabilirliği bulunan bir belge değildir. İnsan hakları alanında asıl kayda değer ve devletleri bağlayıcı güce sahip belge, Avrupa Konseyi tarafından kabul edilen Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’dir.

İnsan haklarının hukuki korunması alanında uluslararası düzlemdeki bu gelişmeler, ulusal düzeyde de bu yönde arayışlara sebep olmuştur. Anayasa şikâyeti kurumu bu arayışların sonucu olarak ortaya çıkan, temel hakların ulusal düzeyde güvencesini sağlamak amacıyla tasarlanmış anayasa yargısı içerisinde kalan hukuki çaredir.  İlk olarak Almanya, Avusturya, İspanya gibi Avrupa ülkelerinde kabul edilen bu kurum, günümüz demokrasilerinin insan hakları güvence sisteminde vazgeçilmez unsura dönüşmüştür.

Anayasa şikâyeti kurumunun kökleri tarih olarak eskiye dayansa da, Avrupa’da yayıldığı şekliyle anayasa şikâyetinin ortaya çıkışı 20. yüzyıla tesadüf eder. Avrupa’da yasaların anayasallığını denetleme görevinin uzmanlaşmış bir mahkemeye havale edildiği ülkelerin çoğunda anayasa şikâyeti kurumu da kabul edilmiştir. Ancak hemen belirtelim ki, anayasa şikâyeti modelleri ülkeden ülkeye farklılık arz eder. Dolayısıyla yekpare bir anayasa şikâyeti modelinden değil, her ülkenin sui generis şartlarına uyarlanmış birden çok anayasa şikâyeti tipinden bahsetmek daha doğru olacaktır. Ama buna rağmen, kurumun temel prensibinden yola çıkarak bazı ortak prensipleri ortaya çıkarmak mümkün gözükmektedir.

Bu çalışma iki bölümden oluşmaktadır;

Karşılaştırmalı Hukukta Anayasa Şikâyeti” isimli ilk bölümde çeşitli ülke mevzuatları ve mahkeme içtihatları esas alınarak anayasa şikâyeti kurumunun temel prensipleri tespit edilmeğe çalışılmıştır. Bilindiği üzere karşılaştırmalı hukuk çalışmalarında derinliği sağlamak açısından karşılaştırılacak kurum sayısının sınırlandırılması kaçınılmazdır. Biz bu çalışmada karşılaştırma ihtiyacı duyduğumuz noktalarda Azerbaycan’la aynı gelenekten gelmesi ve anayasa şikâyeti kurumunu kısa sürede başarılı bir şekilde uygulaması hasebiyle ağırlıklı olarak post komünist ülkelerin mevzuatına ve uygulamasına atıf yapmaya çalıştık. Sınırlama ölçütü olarak kullandığımız “anayasa şikâyeti kurumunu uygulayan Avrupa Birliği üyesi post komünist ülkeler” kriteri sonucunda 6 ülke ortaya çıkmıştır: Çek Cumhuriyeti, Polonya, Letonya, Macaristan, Slovakya ve Slovenya. Bu tercihin bir diğer sebebi de Türkiye’de anayasa şikâyeti konusunda yapılan sınırlı sayıdaki çalışmaların tamamının Almanya modeli üzerine yoğunlaşması, bu ülke dışındaki örneklerle ilgili olarak hemen hemen hiçbir çalışmanın bulunmamasıdır.

Azerbaycan Anayasal Yargı Sisteminde Şikâyet Denetim Usûlü”  başlıklı ikinci bölümde ise yasama ve yürütmenin normatif işlemleri, mahkeme ve belediye kararları gibi geniş bir kamu gücü işlemi yelpazesini denetleme imkânı sunan Azerbaycan Anayasa şikâyeti modeli ayrıntılı olarak incelenmiştir. İlk önce çalışmanın esas konusunu oluşturan “anayasa şikâyeti” yargısal denetimini de gerçekleştirmesi sebebiyle Anayasa Mahkemesi’nin statüsü, kuruluşu, mahkeme üyelerini belirleme kuralları ile ilgili ayrıntılı, Mahkeme’nin diğer görevleriyle ilgili ise genel kanaat oluşturacak şekilde özet bilgi verildikten sonra, Azerbaycan için kurumun yapısal özellikleri, şikâyete konu olabilecek kamu gücü işlemleri, şikâyetin dayandığı hakların kapsamı ve niteliği, şikâyette bulunma yetkisi olan kişiler, kanun yollarının tüketilmesi önşartı ve istisnaları, hak düşürücü süreler gibi belli başlı çerçeve kavramların bu model için ne ifade ettiği sorusuna cevap aranarak incelenmiştir. Daha sonra anayasa şikâyeti davasının Mahkeme’nin ele alış biçimi, başka bir ifadeyle başvuruya ilişkin usûl kurallarına değinişmiş, son olarak anayasa şikâyeti sonucu Anayasa Mahkemesi tarafından verilecek kararların hukuk sisteminde etkileri üzerinde durulmuştur.

Akademisyen

Dr. Cabir ALİYEV

  • Eğitim Sayısı 0
  • E-Kitap Sayısı 1
  • Eğitim Alan Kişi Sayısı 0
  • E-Kitap Alan Kişi Sayısı 85

Eğitmen Hakkında

Cabir Aliyev Azerbaycan doğumludur. Lisans eğitimini İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesinde tamamladıktan sonra Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Kamu Hukuku bölümünden yüksek lisans ve doktora dereceleri almıştır. 2012-2017 yıllarında BM, Avrupa Konseyi ve AGİT gibi uluslararası kuruluşlara insan hakları, hukuk devleti ve yargı bağımsızlığı konularında danışmanlık yapmıştır. Yazar hâlihazırda danışmanlık faaliyeti ile beraber insan hakları, anayasa hukuku ve bilgi teknolojileri hukuku alanında akademik çalışmalarını sürdürmektedir.

İletişim adresi: cabiraliyev@yahoo.com

Sosyal Medya


Cabir Aliyev Azerbaycan doğumludur. Lisans eğitimini İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesinde tamamladıktan sonra Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Kamu Hukuku bölümünden yüksek lisans ve doktora dereceleri almıştır. 2012-2017 yıllarında BM, Avrupa Konseyi ve AGİT gibi uluslararası kuruluşlara insan hakları, hukuk devleti ve yargı bağımsızlığı konularında danışmanlık yapmıştır. Yazar hâlihazırda danışmanlık faaliyeti ile beraber insan hakları, anayasa hukuku ve bilgi teknolojileri hukuku alanında akademik çalışmalarını sürdürmektedir.

İletişim adresi: cabiraliyev@yahoo.com


FORMÜL:

 

Kitabın Sayfa Sayısı / 2 x 1000 / 69000 = 1000 adet basılan bir kitap için kesilen ağaç sayısı

 

 

Kağıt yapımında, genellikle iğne yapraklı ağaçlardan Ladin ve Çam ağaçları kullanılmaktadır. Çoğunluk çam ağacına aittir.

 

Dünya çapında her gün 80.000 ila 160.000 ağaç kesilmekte ve kağıt endüstrisinde kullanılmaktadır. Ormanlar yok edilmekte, küresel ölçekte iklim değişikliğine sebep olmaktadır.

 

Bir çam ağacının boyunu ortalama 18 m, yarıçapı da 15 cm eder. Bu durumda bir çam ağacı 1,2717 metreküptür. 0.0083 metreküp odun yaklaşık 4,5 kg gelir. Bu durumda 1,2717 metreküp odun yani bir ağaç 690 kg gelecektir.

 

Bir ağaçtan elde edilen kağıt, ağacın ağırlığının yarısı kadar etmektedir.

 

O halde, ortalama bir çam ağacı 690 kg ettiğine göre, elde edilecek kağıt 345 kg olacaktır.

 

Bir A4 beyaz kağıdın ağırlığı 5 gr etmektedir. Demek ki, bir ağaçtan 345000/5 = 69000 adet A4 yaprağı elde edilmektedir.

 

Günümüzde özellikle dijital kitap baskılarında, kitabın boyutu ne olursa olsun A4 boyutunda kağıt harcanmakta olup, kesime giren kısımları atılmaktadır.

 

Buraya kadar elde edilen verilerle şöyle bir formül çıkartılabilmektedir:

 

Kitabın sayfa sayısı / 2 = kitapta kullanılan kağıt yaprağı.

 

Her kitabın asgari 1000 adet basıldığı (ki ortalama çok daha yüksek çıkacaktır)

 

FORMÜL:

 

Kitabın Sayfa Sayısı / 2 x 1000 / 69000 = 1000 adet basılan bir kitap için kesilen ağaç sayısı

 

E-kitaplar geleceğimizi kurtaracak. Gelin e-kitapları daha çok sevelim, doğaya bir nebze olsun nefes verelim.

 

Peki basılı kitapların çevreye verdiği tahribat sadece ağaç ile mi sınırlı? Tabii ki hayır! Bir araştırmaya göre, Amerika Birleşik Devletlerinde hava kirliliğinin yüzde yirmisini kağıt fabrikaları oluşturuyor. Bununla birlikte havayla sınırlı kalmayıp su kirliliğine de büyük ölçüde neden oluyor. Zira kağıt, yapısı gereğince bol suya ihtiyaç duyar.

 

Modern tesislerde bile 1 ton kağıt üretebilmek için yaklaşık 50 ton su kirletilmektedir.

 

Artık karar sizin? E-kitap teknolojisi yokken elbette kitaplar ağaçlardan daha önemli idi. Zira, entelektüel hale gelen her birey doğayı korumak için fazladan çaba harcayabilecek bilince kavuşmuş olacaktı.

 

Ya şimdi? Tamamen zararsız bir teknoloji varken, hala zararlı nostaljik alışkanlıklarınıza devam mı etmek istiyorsunuz? Siz bilirsiniz…