Menu

Arama Yapın

İcra İflas Hukukunda Güncel Meseleler 2024 | Hemen Kaydolmak İçin Tıkla

Menu

Bu kitap, e-kitap formatında olduğu için 0,42 ağaç kesilmekten kurtarılmıştır.

E-Kitaplar

Türk Borçlar Kanununa Göre İşçinin Sadakat Borcunun Görünümleri ve Güncel Sorunlar

  • Yayınevi: Aristo Yayınevi
  • Yazar: Doç. Dr. Arzu ARSLAN ERTÜRK
  • Sayfa Sayısı: 58
  • Yayın Tarihi: 21.01.2021
  • Baskı: 1
  • Tür: E-kitap
  • Basılı Olsaydı Fiyatı: 20,00
20,00 TL
8,00 TL

Kategoriler: Borçlar Hukuku, Bütün Hukuk Kitapları, İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku, Kongreler / Sempozyumlar

Sadakat borcu iş sözleşmesi kavramı ile birlikte ortaya çıkmış, tarih boyunca varlığını sürdürmüş ve zaman içinde şekil değiştirerek günümüze kadar ulaşmış bir işçi borcudur[1]. Bu borç, II. Dünya Savaşı sırasında Alman Hukukuna hâkim olan “işyerine aidiyet” (betriebsangehörigkeit) kuramı ile güç kazanmış ve kısa sürede tüm dünyada iş hukuku alanında etkili bir borç haline dönüşmüştür[2]. Bu dönemde Almanya’da, ulusal hizmetlere ilişkin düzenlemelerin yer aldığı kanun (AOG- Gesetzes zur Ordunung der nationalen Arbeit), işçinin işverenine karşı sadakatle davranma borcu altında olduğu yolunda katı hükümler içermektedir[3]. Böylece sadakat borcu, işçinin işverenin haklı menfaatlerini var gücüyle savunması ve bu menfaatleri zarara uğratacak her türlü davranıştan kaçınması şeklinde tanımlanmıştır. Temelini Alman Ulusal Hizmet Kanununda (AOG) bulan işçinin sadakat borcu, zaman içinde işçi lehine yumuşayarak günümüze kadar ulaşmıştır.

Sadakat borcu Alman Hukukunda geçmişte olduğu gibi hala bugün de işyeri ile işçiyi işverenin otoritesi altındaki birlik olarak kabul eden paternalist anlayışın bir ürünü olarak değerlendirilmektedir. Bu durum ise işçinin her an işten çıkarılabileceği, iş güvencesinden yoksun bir iş hukuku sistemini çağrıştırmaktadır. Bu nedenle Alman Hukukunda gelinen noktada, işçinin sadakat borcu adı altında bir borca yer verilmemekte ancak sadakat borcu, işçinin tüm yan borçlarının özünde bulunan bir üst kavram olarak nitelendirilmektedir. Yeni görünümüyle sadakat borcu, “işverenin haklı menfaatlerini gözetme” (Rücksichtpflicht) şeklinde varlığını sürdürmektedir[4]. Bu borç, Alman Medeni Kanununun (BGB) ikinci kitabında yer alan genel borç ilişkileri kapsamında değerlendirilmektedir. İşçinin sadakat borcu tüm sözleşmesel ilişkiler açısından, edimin doğruluk ve güven kuralına göre ifa edilmesine ilişkin BGB §242 hükmüne dayandırılmaktadır. Söz konusu hükme göre, “Borçlu edimini işlem hayatının gereklerini de dikkate alarak dürüstlük kuralının gerektirdiği gibi ifa etmelidir.”[5]. Yine tüm borç ilişkilerine hâkim genel hükümler kapsamında, “Borç İlişkisinden Kaynaklanan Haklar” başlıklı BGB §241/ 2’ye göre “... her iki taraf da borç ilişkisinin içeriğine uygun olarak diğer tarafın haklarını, malvarlığını ve çıkarlarını gözetmekle yükümlüdür.”[6]. Kanaatimizce, bu görünümüyle dahi Alman Hukukunda işçinin sadakat borcunun bütünüyle ortadan kalkmış olduğunu söylemek mümkün görünmemektedir. Zira işçinin işverenin haklı menfaatlerini koruma yükümülülüğü, isim değiştirmiş olsa dahi varlığını sürdüren bir borçtur[7].

Türk Hukukunda işçinin sadakat borcu ilk olarak 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununda “Özen ve sadakat borcu” başlığı altında m. 396 hükmü ile açık yasal düzenlemeye kavuşmuştur. Yasal düzenleme öncesinde söz konusu borç öğreti ve Yargıtay tarafından oluşturulan esaslarla ortaya konulmaktaydı[8]. Belirtmek gerekir ki bu düzenlemenin kaynağı mehaz İsviçre Borçlar Kanunu (OR) olup TBK m. 396 hükmü, işçinin sadakat borcuna ilişkin İBK m. 321/a hükmü ile bütünüyle aynıdır[9].

Türk Borçlar Kanunu m. 396 hükmü ile işçiye yüklenilen sadakat borcu, farklı yükümlülükler şeklinde karşımıza çıkmaktadır. Bu borç kapsamında yer alan susma borcu “sır saklama yükümlülüğü” şeklinde somutlaşmaktadır. İş sözleşmesinin devamı sırasında, belirli şartların varlığı halinde işçi, iş sözleşmesinin konusu olan işin yanında başka bir “yan işte çalışmama” ve işverenle “rekabet etmeme borcu” altındadır. Yine sadakat borcu kapsamında işçinin, işyerinde yaptığı işle bağlantılı olarak işvereni “bilgilendirme yükümlülüğü” vardır. Ayrıca işçinin zarar vermekten kaçınma yükümlülüğü kapsamında, kendisine vaadedilen maddi menfaatler karşılığında üçüncü kişilerin yararına davranış sergilemesi yani “rüşvet alması” da sadakat borcu kapsamında yasaktır. İşte bu tebliğde sadakat borcu tanımlandıktan sonra yasal düzenlemelere paralel olarak bu borç kapsamında ortaya çıkan ve yukarıda isimlerini zikrettiğimiz, tasnif edilebilir nitelikteki önemli bazı görünümleri inceleme konusu yapılmaktadır.

 

[1]     Sadakat borcunun tarihi gelişimine ilişkin ayrıntılı bilgi için bkz. Arslan Ertürk, Arzu: Türk İş Hukukunda İşçinin Sadakat Borcu, İstanbul 2010, 117 vd.

[2]     Hueck Alfred/Nipperdey, Hans Carl/Dietz, Rolf: Gesetze zur Ordnung der nationalen Arbeit, 3. Neuebearbeitete, Auflage, München und Berlin, 1943, 2 vd. Ayrıntılı bilgi için bkz. Arslan Ertürk, 118-119.

[3]     AOG (20 Ocak 1934) metni için bkz. http://www.documen tarchiv.de/ns/nat-arbeit.html ; Arslan Ertürk, 118-119.

[4]     Spinner, Günter: Münchener Kommentar zum Bürgerlichen Gesetzbuch, Band 5, Schuldrecht-Besonderer Teil II, 8.Auflage, 2020, Rn.993; Alpagut, Gülsevil: İşçinin Sadakat Borcu ve Türk Borçlar Kanunu ile Getirilen Düzenlemeler, Mess Sicil İş Hukuku Dergisi, Sayı: 25, Mart 2012, 23; Arslan Ertürk, 142.

[5]     Alman Medeni Kanunu (BGB) §242 metni için bkz. https://www.gesetze-im-internet.de/bgb/__242.html ; Spinner, Münchener Kommentar zum BGB, Rn. 993.

[6]     Kanun metni için bkz. https://www.gesetze-im-internet.de /bgb/__241.html .

[7]     Arslan Ertürk, 142-143; Alpagut, asıl edim yükümlülüğünü tamamlayan bu davranış yükümlülüğünün adının “dürüstlük kuralına uygun davranma borcu” olması gerektiği yolunda bkz.Alpagut, 23.

[8]     Çelik, Nuri/Caniklioğlu, Nurşen/Canbolat, Talat: İş Hukuku Dersleri, Yenilenmiş 33. Bası, İstanbul 2020, 318; Süzek, Sarper: İş Hukuku, Yenilenmiş 19. Baskı, İstanbul 2020, 346.

[9]     İşçinin sadakat borcuna ilişkin İsviçre Borçlar Kanunu (OR) Art. 321/a hükmünün orjinal metni için bkz. https://www.admin.ch/opc/de/classified-compilation/19110009/index.html .

Akademisyen

Doç. Dr. Arzu ARSLAN ERTÜRK

  • Eğitim Sayısı 10
  • E-Kitap Sayısı 6
  • Eğitim Alan Kişi Sayısı 12118
  • E-Kitap Alan Kişi Sayısı 4031
  • Makale Sayısı 0

Eğitmen Hakkında

İstanbul, Üsküdar doğumludur.1992 Yılında İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesinden mezun olmuştur. 1996 Yılında Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesinde, İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku Anabilim  Dalında araştırma görevlisi olarak çalışmaya başlamıştır. Yüksek Lisans ve Doktora çalışmalarını Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsünde, Özel Hukuk Anabilim Dalında tamamlamış olup, 24.07.2019 tarihi itibariyle doçent ünvanı almıştır.

Sosyal Medya


İstanbul, Üsküdar doğumludur.1992 Yılında İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesinden mezun olmuştur. 1996 Yılında Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesinde, İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku Anabilim  Dalında araştırma görevlisi olarak çalışmaya başlamıştır. Yüksek Lisans ve Doktora çalışmalarını Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsünde, Özel Hukuk Anabilim Dalında tamamlamış olup, 24.07.2019 tarihi itibariyle doçent ünvanı almıştır.


FORMÜL:

 

Kitabın Sayfa Sayısı / 2 x 1000 / 69000 = 1000 adet basılan bir kitap için kesilen ağaç sayısı

 

 

Kağıt yapımında, genellikle iğne yapraklı ağaçlardan Ladin ve Çam ağaçları kullanılmaktadır. Çoğunluk çam ağacına aittir.

 

Dünya çapında her gün 80.000 ila 160.000 ağaç kesilmekte ve kağıt endüstrisinde kullanılmaktadır. Ormanlar yok edilmekte, küresel ölçekte iklim değişikliğine sebep olmaktadır.

 

Bir çam ağacının boyunu ortalama 18 m, yarıçapı da 15 cm eder. Bu durumda bir çam ağacı 1,2717 metreküptür. 0.0083 metreküp odun yaklaşık 4,5 kg gelir. Bu durumda 1,2717 metreküp odun yani bir ağaç 690 kg gelecektir.

 

Bir ağaçtan elde edilen kağıt, ağacın ağırlığının yarısı kadar etmektedir.

 

O halde, ortalama bir çam ağacı 690 kg ettiğine göre, elde edilecek kağıt 345 kg olacaktır.

 

Bir A4 beyaz kağıdın ağırlığı 5 gr etmektedir. Demek ki, bir ağaçtan 345000/5 = 69000 adet A4 yaprağı elde edilmektedir.

 

Günümüzde özellikle dijital kitap baskılarında, kitabın boyutu ne olursa olsun A4 boyutunda kağıt harcanmakta olup, kesime giren kısımları atılmaktadır.

 

Buraya kadar elde edilen verilerle şöyle bir formül çıkartılabilmektedir:

 

Kitabın sayfa sayısı / 2 = kitapta kullanılan kağıt yaprağı.

 

Her kitabın asgari 1000 adet basıldığı (ki ortalama çok daha yüksek çıkacaktır)

 

FORMÜL:

 

Kitabın Sayfa Sayısı / 2 x 1000 / 69000 = 1000 adet basılan bir kitap için kesilen ağaç sayısı

 

E-kitaplar geleceğimizi kurtaracak. Gelin e-kitapları daha çok sevelim, doğaya bir nebze olsun nefes verelim.

 

Peki basılı kitapların çevreye verdiği tahribat sadece ağaç ile mi sınırlı? Tabii ki hayır! Bir araştırmaya göre, Amerika Birleşik Devletlerinde hava kirliliğinin yüzde yirmisini kağıt fabrikaları oluşturuyor. Bununla birlikte havayla sınırlı kalmayıp su kirliliğine de büyük ölçüde neden oluyor. Zira kağıt, yapısı gereğince bol suya ihtiyaç duyar.

 

Modern tesislerde bile 1 ton kağıt üretebilmek için yaklaşık 50 ton su kirletilmektedir.

 

Artık karar sizin? E-kitap teknolojisi yokken elbette kitaplar ağaçlardan daha önemli idi. Zira, entelektüel hale gelen her birey doğayı korumak için fazladan çaba harcayabilecek bilince kavuşmuş olacaktı.

 

Ya şimdi? Tamamen zararsız bir teknoloji varken, hala zararlı nostaljik alışkanlıklarınıza devam mı etmek istiyorsunuz? Siz bilirsiniz…