E-Kitaplar
HMK - 1. Cilt - Genel Hükümler
- Yayınevi: Aristo Yayınevi
- Yazar: Filiz BERBEROĞLU YENİPINAR
- Sayfa Sayısı: 668
- Yayın Tarihi: 27.10.2022
- Baskı: 1
- Tür: E-kitap
- Basılı Olsaydı Fiyatı: 720,00
Bu kitap 4194 kez incelendi; 70 adet satıldı.
Kategoriler: Bütün Hukuk Kitapları, Medeni Usul Hukuku
Bu çalışma, uygulamaya yönelik, en güncel ve en yeni tarihli içtihatlardan hazırlanmış olan, HMK. 1. Kısıma (m.1 - m.104) ilişkin mütevazi nitelikte mevzuat incelemesidir. Çalışmada bulunan örnekler istinaf özetlerinden alınmıştır.
Çalışmadan özetler;
Anayasa’nın 36. maddesinde; “Herkes meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı ve davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir. Hiçbir mahkeme görev ve yetki içindeki davaya bakmaktan kaçınamaz” düzenlemesi bulunmaktadır;
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6. maddesinde ise; “Her şahıs gerek medeni hak ve vecibeleri ile ilgili nizalar, gerek ceza-i sahada kendisine karşı serdedilen bir isnadın esası hakkında karar verecek olan kanuni, müstakil ve tarafsız bir mahkeme tarafından davasının makul bir süre içerisinde hakkaniyete uygun ve aleni surette dinlenmesini istemek hakkına haizdir” hükmü mevcuttur. Hakkaniyete uygun yargılanma hakkı hem ceza yargılaması hem de medeni hak ve yükümlülükleri karara bağlayan yargılamalar için geçerli bir haktır. Bu nedenle davanın tarafının delil sunmak veya bazı belgeleri istemek gibi kendi inisiyatifine bırakılan konularda dahi milli mahkemeler gerçeğin ortaya çıkarılabilmesi için taraf devletlerin madde 6/1 deki hakları güvence altına alma pozitif yükümlülüğü altındadır. Sözleşme’nin 6. Maddesinin 2 ve 3. fıkralarının içerdiği güvenceler her ne kadar ceza yargılamasında suç isnad edilmiş kişiye tanınmış olan haklar ise de; gereğinde özel hukuk davaları alanında da uygulanabilmektedir.
Yetki, bir davaya hangi yerdeki görevli mahkeme tarafından bakılacağını belirler. Hiç kimse kanunen tâbi olduğu mahkemeden başka bir mahkeme önüne çıkarılamaz (2709 sayılı T.C. Anayasası, m. 37). Mahkemelerin yetkisi kanunla düzenlenir (Anayasa, m. 142) ve hukuk mahkemelerinin yetkisi, diğer kanunlarda yetkiye ilişkin hükümler saklı kalmak kaydıyla, medeni usul kanunlarındaki hükümlere tâbidir.
Her dava, kanunda aksine hüküm bulunmadıkça açıldığı tarihte davalının ikametgahı sayılan yer mahkemesinde görülür (HMK, md. 6). Bundan ayrı, bazı davalar için davalının ikametgahı mahkemesinin yanında, başka yer mahkemeleri de yetkili kılınmıştır. Bu istisnai nitelikteki yetki kurallarına “özel yetki” kuralları denilmektedir. Aynı Kanun’un 10. maddesinde sözleşmeden doğan davalar için, sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinin de yetkili olduğu belirtilmiştir ki bu da özel yetkiye ilişkin bir düzenlemedir. Ayrıca BK’nın 73. (6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 89.) maddesi uyarınca para alacağına ilişkin davalarda aksi kararlaştırılmadıkça para borcu alacaklının yerleşim yerinde ödenmesi gerektiğinden alacaklının bulunduğu yer mahkemesi de yetkilidir. İlke olarak, özel yetki kuralları genel yetkiyi kaldırmaz, onunla birlikte uygulanır. Ancak istisna olarak, bazı davaların mutlaka belli bir yer mahkemesinde açılması öngörülmüştür ki, bu halde kesin yetki söz konusudur. Kesin yetki halleri, genel yetkiye istisnadır. Bunun dışında, bir dava için özel yetki kuralı bulunsa bile, davacının genel yetki ile özel yetki arasında bir seçim hakkı vardır. Özel yetki kuralları ilke olarak kamu düzenine ilişkin değildir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.07.2009 gün 2009/10-236-345 sayılı kararında da aynı ilkeler benimsenmiştir. Diğer bir deyişle, bir davada, birden fazla genel ve özel yetkili mahkeme varsa, davacı bu mahkemelerden birinde dava açmak hususunda bir seçimlik hakka sahiptir. Davacı, davasını bu genel ve özel yetkili mahkemelerden hiçbirinde açmaz ve yetkisiz bir mahkemede açarsa, o zaman seçme hakkı davalıya geçer.
Ör: Hukukumuzda borçtan kurtulma davası (İİK. m. 69/II, ) menfi tespit ve istirdat davaları (İİK. m. 72/VIII ve İİK. m. 89/III) için özel yetki hükümleri kabul edilmiş, bu davaların icra takibinin yapıldığı icra dairesinin bulunduğu yer mahkemesinde açılabileceği düzenlenmiş olmasına karşın, itirazın iptali davası için özel bir yetki kuralı düzenlenmemiştir. Bu nedenle itirazın iptâli davalarında HMK’nın yetkiye ilişkin düzenlemelerinin uygulanması gerekmektedir. Usul Yasası’nda da bu davalar bakımından kesin bir yetki kuralı düzenlenmemiştir. İcra dairesinin yetkisine itiraz edilmemesi o yerdeki mahkemeyi itirazın iptali yönünden yetkili hale getirmez.
6100 sayılı HMK’nun 22/2. maddesinde; “İki mahkemenin aynı dava hakkında göreve veya yetkiye ilişkin olarak verdikleri kararlar kanun yoluna başvurulmaksızın kesinleştiği takdirde, görevli veya yetkili mahkeme, ilgilisine göre bölge adliye mahkemesince veya Yargıtayca belirlenir.”. 6100 sayılı HMK’nun 23/2. maddesinde “Bölge adliye mahkemesince veya Yargıtayca verilen yargı yeri belirlenmesi ile kanun yolu incelemesi sonucunda kesinleşen göreve veya yetkiye ilişkin kararlar, davaya ondan sonra bakacak mahkemeyi bağlar.” hükmüne yer verilmiştir.
Sınırlı sayıdaki kesin yetki halleri dört maddede belirtilmiştir. Buna göre ölenin son yerleşim yeri mahkemesi (m. 11/1), taşınmaz üzerindeki ayni hakka ilişkin veya ayni hak sahipliğinde değişikliğe yol açabilecek davalar ile taşınmazın zilyetliğine yahut alıkoyma hakkına ilişkin davalarda; taşınmazın bulunduğu yer mahkemesi (m.12/1), özel hukuk tüzel kişilerinin, ortaklık veya üyelik ilişkileriyle sınırlı olmak kaydıyla, bir ortağına veya üyesine karşı veya bir ortağın yahut üyenin bu sıfatla diğerlerine karşı açacakları davalar için; ilgili tüzel kişinin merkezinin bulunduğu yer mahkemesi (m.14/2) ve can sigortalarında, sigorta ettirenin, sigortalının veya lehtarın leh veya aleyhine açılacak davalarda; onların yerleşim yeri mahkemesi (m.15/2) kesin yetkilidir.
Dava ehliyeti, medeni hakları kullanma ehliyetine göre belirlenir (HMK m.51). Medeni hakları kullanma ehliyetine sahip olmayanlar davada kanuni temsilcileri, tüzel kişiler ise yetkili organları tarafından temsil edilir (HMK m.52). Dava takip yetkisi, talep sonucu hakkında hüküm alabilme yetkisidir. Bu yetki, kanunda belirtilen istisnai durumlar dışında, maddi hukuktaki tasarruf yetkisine göre tayin edilir (HMK m.53).
Taraflardan birinin ölümü hâlinde, mirasçılar mirası kabul veya reddetmemişse, bu hususta kanunla belirlenen süreler geçinceye kadar dava ertelenir. Bununla beraber hâkim, gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde, talep üzerine davayı takip için kayyım atanmasına karar verebilir (HMK m.55).
Türk Medeni Kanunu’nun 28. maddesinde, gerçek kişinin ölümüyle medeni haklardan yararlanma ehliyeti ve buna bağlı olarak da taraf ehliyetinin sona ereceği belirtilmiştir. Dava tarihinden önce ölüm nedeniyle şahsiyeti son bulan kişinin taraf ehliyetini yitireceği kuşkusuzdur.
Çalışmamızda, yukarıda belirtilen hususlar gibi Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda yer verilmiş hükümler açıklamalı ve içtihatlarla destelenmiş şekilde madde madde çalışılmış ve bu şekilde HMK Şerhi ortaya çıkmıştır.
Bu eserin hazırlanmasında büyük özveride bulunarak yardımlarını esirgemeyen, Sn. Alihan YENİPINAR’a en içten duygularımla minnet ve şükranlarımı sunarım.
Eserin basımını üstlenen ARİSTO YAYINEVİ çalışanlarına ve emeği geçenlere çok teşekkür ederim.
Filiz BERBEROĞLU YENİPINAR
Filiz BERBEROĞLU YENİPINAR
- Eğitim Sayısı 0
- E-Kitap Sayısı 48
- Eğitim Alan Kişi Sayısı 0
- E-Kitap Alan Kişi Sayısı 0
Eğitmen Hakkında
1968 Kahramanmaraş doğumludur. İstanbul Üniversitesi hukuk fakültesinden hiç bütünlemesiz ve başarıyla mezun olmuştur. Hakimlik mesleğine, 23 yaşında başlamış, hiç avukatlık yapmamıştır.
Yazar; Yurdun çeşitli yerlerinde; iş mahkemesi, asliye hukuk mahkemesi, kadastro mahkemesi, Yargıtay tetkik hakimliği ile uzun süre ticaret mahkemesi başkanlığı görevlerinde bulunmuştur.
Yazarın; Adalet Akademisi, Seçkin, Aristo, Legal, Adalet, yayınevleri başta olmak üzere çok sayıda yayınlanmış makale ve kitapları bulunmaktadır. Yüksek lisans tezi, “ avukatlık başarı ve kariyeri “ üzerinedir. Özel Hukuk alanında doktora öğrencisidir.
Yazar, mesleki deneyim ve tecrübesini genç hukukçularla paylaşarak, uygulama alanında araştırdığı örnekler ve İçtihatlarla, özellikle gençleri aydınlatmak ve bilgilendirmek için özverili ve fedakarca çalışmalar yapmıştır.
Başlıca eserleri; SGK DAVALARI, HİZMET TESBİTİ, ARABULUCULUK, TAŞINMAZ DAVALARI, İHTİYATİ HACİZ, İŞCİ ALACAKLARI, İFLAS ERTELEME(KONKORDATO), İHTİYATİ TEDBİR, ÖRNEKLERLE DİLEKÇELER / SÖZLEŞMELER / BİLİRRKİŞİ RAPORLARI, KEŞİF, TİCARET MAHKEMESİ REHBERİ, HACİZ İHBARNAMESİ, UYGULAMADA İCRA TAKİBİ, AVUKATLIK HUKUKU, TRAFİK KAZALARI TAZMİNAT DAVALARI, SİGORTA DAVALARI, SİGORTA/RÜCU DAVALARI, KİRA DAVALARI,APARTMAN REHBERİ,KOOPERATİF DAVALARI, KAT KARŞILIĞI İNŞAAT SÖZLEŞMELERİ DAVALARI, TASARRUFUN İPTALİ DAVALARI, ECRİ MİSİL, HUKUK KAVRAMLARI SÖZLÜĞÜ, PRATİK BİLGİLER EL KİTABİ, ADLİ TIP HUKUKU DERSLERİ, HEKİMİN HUKUKİ TAZMİNAT SORUMLULUĞUISLAH, İSPAT,YETKİLİ MAHKEME,BOŞANMADA MAL VE PARALARIN PAYLAŞILMASI,TİCARİ DAVALARDA İTİRAZIN İPTALİ, NOTERLERİN HUKUKİ SORUMLULUĞU, … Ayrıca; yazarın “sadece selam kahve bahane ve nokta” isimli şiir kitapları yayınlanmıştır.
FORMÜL:
Kitabın Sayfa Sayısı / 2 x 1000 / 69000 = 1000 adet basılan bir kitap için kesilen ağaç sayısı
Kağıt yapımında, genellikle iğne yapraklı ağaçlardan Ladin ve Çam ağaçları kullanılmaktadır. Çoğunluk çam ağacına aittir.
Dünya çapında her gün 80.000 ila 160.000 ağaç kesilmekte ve kağıt endüstrisinde kullanılmaktadır. Ormanlar yok edilmekte, küresel ölçekte iklim değişikliğine sebep olmaktadır.
Bir çam ağacının boyunu ortalama 18 m, yarıçapı da 15 cm eder. Bu durumda bir çam ağacı 1,2717 metreküptür. 0.0083 metreküp odun yaklaşık 4,5 kg gelir. Bu durumda 1,2717 metreküp odun yani bir ağaç 690 kg gelecektir.
Bir ağaçtan elde edilen kağıt, ağacın ağırlığının yarısı kadar etmektedir.
O halde, ortalama bir çam ağacı 690 kg ettiğine göre, elde edilecek kağıt 345 kg olacaktır.
Bir A4 beyaz kağıdın ağırlığı 5 gr etmektedir. Demek ki, bir ağaçtan 345000/5 = 69000 adet A4 yaprağı elde edilmektedir.
Günümüzde özellikle dijital kitap baskılarında, kitabın boyutu ne olursa olsun A4 boyutunda kağıt harcanmakta olup, kesime giren kısımları atılmaktadır.
Buraya kadar elde edilen verilerle şöyle bir formül çıkartılabilmektedir:
Kitabın sayfa sayısı / 2 = kitapta kullanılan kağıt yaprağı.
Her kitabın asgari 1000 adet basıldığı (ki ortalama çok daha yüksek çıkacaktır)
FORMÜL:
Kitabın Sayfa Sayısı / 2 x 1000 / 69000 = 1000 adet basılan bir kitap için kesilen ağaç sayısı
E-kitaplar geleceğimizi kurtaracak. Gelin e-kitapları daha çok sevelim, doğaya bir nebze olsun nefes verelim.
Peki basılı kitapların çevreye verdiği tahribat sadece ağaç ile mi sınırlı? Tabii ki hayır! Bir araştırmaya göre, Amerika Birleşik Devletlerinde hava kirliliğinin yüzde yirmisini kağıt fabrikaları oluşturuyor. Bununla birlikte havayla sınırlı kalmayıp su kirliliğine de büyük ölçüde neden oluyor. Zira kağıt, yapısı gereğince bol suya ihtiyaç duyar.
Modern tesislerde bile 1 ton kağıt üretebilmek için yaklaşık 50 ton su kirletilmektedir.
Artık karar sizin? E-kitap teknolojisi yokken elbette kitaplar ağaçlardan daha önemli idi. Zira, entelektüel hale gelen her birey doğayı korumak için fazladan çaba harcayabilecek bilince kavuşmuş olacaktı.
Ya şimdi? Tamamen zararsız bir teknoloji varken, hala zararlı nostaljik alışkanlıklarınıza devam mı etmek istiyorsunuz? Siz bilirsiniz…