Menu

Arama Yapın

İcra İflas Hukukunda Güncel Meseleler 2024 | Hemen Kaydolmak İçin Tıkla

Menu

Bu kitap, e-kitap formatında olduğu için 1,3 ağaç kesilmekten kurtarılmıştır.

E-Kitaplar

HMK - 5. Cilt - Hüküm ve Davaya Son Veren Taraf İşlemleri

  • Yayınevi: Aristo Yayınevi
  • Yazar: Filiz BERBEROĞLU YENİPINAR
  • Sayfa Sayısı: 180
  • Yayın Tarihi: 27.10.2022
  • Baskı: 1
  • Tür: E-kitap
  • Basılı Olsaydı Fiyatı: 230,00
230,00 TL
92,00 TL

Bu kitap 2592 kez incelendi; 67 adet satıldı.

Kategoriler: Bütün Hukuk Kitapları, Medeni Usul Hukuku

Bu çalışma, uygulamaya yönelik mütevazi nitelikte, en güncel ve en yeni tarihli içtihatlardan hazırlanmış olan, HMK. m.294-315’te düzenlenen hüküm ve davaya son veren taraf işlemlerine ilişkin mevzuat incelemesidir.

Çalışmadan özetler;

1- HMK’nın “Hükmün Tavzihi” başlıklı 305’inci maddesinde; hüküm yeterince açık değilse veya yerine getirilmesinde duraksama uyandırıyor yahut birbirine aykırı fıkralar içeriyorsa, yerine getirilmesi tamamlanıncaya kadar taraflardan her birinin hükmün açıklanmasını veya duraksama ya da aykırılığın giderilmesini isteyebileceği, hüküm fıkrasında taraflara tanınan haklar ve yüklenen borçların, tavzih yolu ile sınırlandırılamayacağı, genişletilemeyeceği ve değiştirilemeyeceği açıklanmıştır.

Anılan Kanun’a 7251 sayılı Kanun’un 27’nci maddesi ile ilave edilen “Hükmün Tamamlanması” başlıklı 305/A maddesinde; “Taraflardan her biri, nihaî kararın tebliğinden itibaren bir ay içinde, yargılamada ileri sürülmesine veya kendiliğinden hükme geçirilmesi gerekli olmasına rağmen hakkında tamamen veya kısmen karar verilmeyen hususlarda, ek karar verilmesini isteyebilir. Bu karara karşı kanun yoluna başvurulabilir.” hükmüne yer verilmiştir.

Tavzih, kural olarak sadece hüküm fıkrası hakkında olur. Hükmün gerekçesinin açıklanması için, tavzih yoluna başvurulamaz. Ancak, hüküm fıkrası ile gerekçe arasında bir çelişki varsa, bu çelişkinin giderilmesi için tavzih yoluna başvurulabilir (HGK’nın 14/06/1967 tarihli ve 1967/9-462 E., 300 K. sayılı kararı).

Tavzih yoluna başvurabilmek için hükmün kesinleşmesini beklemeye gerek yoktur. Kesinleşmemiş olan kararlar hakkında da hükmün icrasına (yerine getirilmesine) kadar tavzih istenebilir. Fakat tavzih talebinde bulunulmakla temyiz süresi durmaz.

İlamın icraya konmasından sonra da, ilam tamamen icra edilinceye kadar hükmün tavzihinin istenilmesi mümkündür. İcra müdürünün hükmü yorumlamak (tavzih etmek) yetkisi yoktur. Hüküm ancak onu vermiş olan mahkemece tavzih edilir.

Hakim tavzih yolu ile hükümde unutmuş olduğu talepler hakkında karar verip bunu hükmüne ekleyemez. Bunun gibi hüküm verirken unutmuş olduğu vekalet ücreti veya faiz hakkında tavzih yolu ile bir karar verip bunu hükmüne dahil edemez. Aynı şekilde kısa kararla gerekçeli karar arasındaki çelişki de tavzih yolu ile giderilemez. Bütün bu anlatımlardan çıkan netice, tavzih yolu ile kesinleşmiş olan hüküm sınırlandırılamaz, genişletilemez ve değiştirilemez (Prof, Dr. Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü, Altıncı Baskı, 2001r cilt 5, sayfa 5270 vd.).

Hükümdeki yazı ve hesap hataları ile diğer benzeri açık hatalar, mahkemece re’sen veya taraflardan birinin talebi üzerine düzeltilebilir (HMK m.304/16).

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) “Davadan feragat” başlıklı 307. maddesinde feragat; davacının, talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesi şeklinde tanımlanmıştır. Aynı Kanun’un “Feragat ve kabulün şekli” başlıklı 309. maddesinin 1. fıkrasında feragatin, dilekçeyle veya yargılama sırasında sözlü olarak yapılabileceği, 2. fıkrasında feragatin hüküm ve sonuç doğurmasının karşı tarafın veya mahkemenin muvafakatine bağlı olmadığı, 4. fıkrasında ise feragat ve kabulün kayıtsız ve şartsız olması gerektiği hüküm altına alınmıştır.

2- Davaya son veren taraf işlemlerinden biri olan feragat, davacının talep sonucundan (HMK m. 119/1-ğ) kısmen veya tamamen vazgeçmesidir. Davadan feragat eden davacı, bununla dava dilekçesinin talep sonucu bölümünde istemiş olduğu haktan tamamen veya kısmen vazgeçmektedir. Hiç kimse kendi lehine olan bir davayı açmaya zorlanamayacağı gibi (HMK m. 24), davacı da açmış olduğu bir davayı sonuna kadar takip etmeye zorlanamaz. Usul hukukumuzda kural olarak hüküm kesinleşinceye kadar bazı istisna davalar dışında her davadan feragat edilebilir.

Sözü edilen düzenlemelerden de anlaşılacağı üzere; dava yoluyla bir hak talebinde bulunulabilmesi için, o hakkın maddi hukuk bakımından mevcut olması gerekir. Böyle bir durumda bu hak, davacının davasından feragat etmesiyle düşer. Buna karşılık dava dilekçesinin talep sonucu bölümünde gerçekte mevcut olmayan bir hak talep etmiş olan davacı, davasından feragat etmekle bu hakkın mevcut olmadığını bildirmiş sayılır. Her iki hâlde de, davadan feragat ile sona eren veya mevcut olmadığı bildirilen hak, aynı taraflar arasında ve aynı dava sebebine dayanarak yeni bir dava konusu yapılamaz (HMK m. 303/1.)

Feragat ile ilgili diğer bir düzenleme ise HMK’nın 311. maddesinde “Feragat ve kabul, kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur. İrade bozukluğu hâllerinde, feragat ve kabulün iptali istenebilir” şeklindedir. Buradan açıkça anlaşılmaktadır ki; davadan feragat, uyuşmazlığı sona erdirmesi nedeniyle bir usul işlemi olduğu gibi feragatin içeriği nedeniyle de aynı zamanda bir maddi hukuk işlemidir. Diğer bir ifadeyle usul işlemi içinde aynı zamanda maddi hukuk işlemi de yapılmaktadır. Çünkü davadan feragat ile sadece dava sona ermemekte, davacı aynı zamanda dava dilekçesinin talep sonucu bölümünde istemiş olduğu haktan da feragat etmektedir. Davadan feragat, her şeyden önce bir usul işlemi olduğundan, feragatin şartları ve etkileri de usul hukuku tarafından düzenleme altına alınmıştır. Bu nedenledir ki, feragatin şekli, davayı sona erdirmesi ve davanın feragat nedeniyle reddine ilişkin mahkeme kararları kanun yoluna tabi kılınmıştır.

Buna karşılık; feragatin maddi hukuk işlemi olan içeriğine diğer bir ifadeyle vazgeçilen hakka karşı, kanun yolu ile değil, ancak maddi hukuk kurallarına göre iptal edilebileceği düzenlenmiştir. Çünkü, bir hukukî işlemin geçerli ve amacına uygun hukukî sonuç doğurabilmesi için o hukukî işlemi yapan kişi veya kişilerin sağlıklı bir şekilde oluşmuş iradelerinin bulunması ve yine bu iradelerinin istenilen hukukî sonuca uygun şekilde açıklanması gerekmektedir. İrade bozukluğu hâlleri mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nda (BK) “Rızadaki fesat” başlığı altında “Hata”, “Hile” ve “İkrah” olarak 23 ila 31. maddeler arasında hükme bağlanmış iken, 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu (TBK)’nda ise 30 ila 39. maddeler arasında bu defa “Yanılma”, “Aldatma” ve “Korkutma” başlıkları altında belirtilmiştir.

Yine Yargıtay İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 22.05.1987 tarihli 1986/4 E, 1987/5 K. sayılı kararının gerekçesinde, yasaların uygulanmasında, hakların korunması doğrultusunda hareket etme gereği karşısında, açık bir irade beyanı olmadan davadan feragat edildiği sonucunun çıkarılamayacağı kabul edilmiştir.

Az yukarda açıklandığı üzere HMK’nın 309. maddesinin 4. fıkrasına göre “feragat ve kabul, kayıtsız ve şartsız olmalıdır.” Aynı ilkeler, Hukuk Genel Kurulunun 13.04.2005 tarihli ve 2005/11-242 E., 2005/249 K.; 29.04.2009 tarihli ve 2009/13-76 E., 2009/120 K.; 29.04.2009 tarihli ve 2009/12-112 E., 2009/126 K. sayılı kararlarında da benimsenmiştir (Feragatin açık olmasına ve söylenen sözün özüne bakılmasına dair Hukuk Genel Kurulunun 07.01.1970 tarihli ve 1969/2-681 E., 1970/11 K.; 13.01.1972 tarihli ve 1970/8-773 E., 1972/164 K.; 01.11.1978 tarihli ve 1977/575 E., 1978/906 K. sayılı kararları bulunmaktadır). Öğretide de feragatin; açık ve kesin olması gerektiği belirtilmektedir (Belgesay, M.Reşit: Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu Şerhi, Cilt: I, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Yayınları No: 78-95, İstanbul 1939, s. 254; Üstündağ, S.: Medeni Yargılama Hukuku, Cilt: I-II, 6. Bası, İstanbul 1997, s. 573; Pekcanıtez, H./Atalay, O./Özekes, M.: Hukuk Muhakemeleri Kanunu Hükümlerine Göre Medeni Usul Hukuku, 11. Bası, Ankara 2011, s. 552-553).

Bu yasal düzenlemelerden de anlaşıldığı üzere davasından feragat eden davacı, bununla dava dilekçesinin talep sonucu bölümünde istemiş olduğu haktan (talepten) vazgeçmektedir.

Bu eserin hazırlanmasında büyük özveride bulunarak yardımlarını esirgemeyen, Sn. Alihan YENİPINAR’a en içten duygularımla minnet ve şükranlarımı sunarım.

Eserin basımını üstlenen ARİSTO YAYINEVİ çalışanlarına ve emeği geçenlere çok teşekkür ederim.

Filiz BERBEROĞLU YENİPINAR

Filiz BERBEROĞLU YENİPINAR

  • Eğitim Sayısı 0
  • E-Kitap Sayısı 48
  • Eğitim Alan Kişi Sayısı 0
  • E-Kitap Alan Kişi Sayısı 0
%60

Hukuk Mahkemelerinde..

Filiz BERBEROĞLU YENİPINAR

550 TL
220 TL
Satıştan Kaldırılmıştır.

Eğitmen Hakkında

1968 Kahramanmaraş doğumludur. İstanbul Üniversitesi hukuk fakültesinden hiç bütünlemesiz ve başarıyla  mezun olmuştur. Hakimlik mesleğine, 23 yaşında başlamış, hiç avukatlık yapmamıştır.

Yazar; Yurdun çeşitli yerlerinde;  iş mahkemesi, asliye hukuk mahkemesi, kadastro mahkemesi, Yargıtay tetkik hakimliği ile uzun süre  ticaret mahkemesi başkanlığı görevlerinde bulunmuştur.

Yazarın; Adalet Akademisi, Seçkin, Aristo, Legal,  Adalet, yayınevleri başta olmak üzere çok sayıda yayınlanmış makale ve  kitapları bulunmaktadır. Yüksek lisans tezi, “ avukatlık başarı ve kariyeri “ üzerinedir. Özel Hukuk alanında doktora öğrencisidir.

Yazar, mesleki deneyim ve tecrübesini genç hukukçularla paylaşarak,  uygulama alanında araştırdığı örnekler ve İçtihatlarla, özellikle gençleri aydınlatmak  ve bilgilendirmek için özverili ve fedakarca çalışmalar yapmıştır.  

Başlıca eserleri; SGK DAVALARI, HİZMET TESBİTİ, ARABULUCULUK, TAŞINMAZ DAVALARI, İHTİYATİ HACİZ, İŞCİ ALACAKLARI, İFLAS ERTELEME(KONKORDATO), İHTİYATİ TEDBİR,  ÖRNEKLERLE DİLEKÇELER / SÖZLEŞMELER / BİLİRRKİŞİ RAPORLARI, KEŞİF, TİCARET MAHKEMESİ REHBERİ, HACİZ İHBARNAMESİ, UYGULAMADA İCRA TAKİBİ, AVUKATLIK HUKUKU, TRAFİK KAZALARI TAZMİNAT DAVALARI, SİGORTA DAVALARI, SİGORTA/RÜCU DAVALARI, KİRA DAVALARI,APARTMAN REHBERİ,KOOPERATİF DAVALARI, KAT KARŞILIĞI İNŞAAT SÖZLEŞMELERİ DAVALARI, TASARRUFUN İPTALİ DAVALARI, ECRİ MİSİL, HUKUK KAVRAMLARI SÖZLÜĞÜ, PRATİK BİLGİLER EL KİTABİ, ADLİ TIP HUKUKU DERSLERİ, HEKİMİN HUKUKİ TAZMİNAT SORUMLULUĞUISLAH, İSPAT,YETKİLİ MAHKEME,BOŞANMADA MAL VE PARALARIN PAYLAŞILMASI,TİCARİ DAVALARDA İTİRAZIN İPTALİ, NOTERLERİN HUKUKİ SORUMLULUĞU, … Ayrıca; yazarın “sadece selam kahve bahane ve nokta”  isimli şiir kitapları yayınlanmıştır.

Sosyal Medya


1968 Kahramanmaraş doğumludur. İstanbul Üniversitesi hukuk fakültesinden hiç bütünlemesiz ve başarıyla  mezun olmuştur. Hakimlik mesleğine, 23 yaşında başlamış, hiç avukatlık yapmamıştır.

Yazar; Yurdun çeşitli yerlerinde;  iş mahkemesi, asliye hukuk mahkemesi, kadastro mahkemesi, Yargıtay tetkik hakimliği ile uzun süre  ticaret mahkemesi başkanlığı görevlerinde bulunmuştur.

Yazarın; Adalet Akademisi, Seçkin, Aristo, Legal,  Adalet, yayınevleri başta olmak üzere çok sayıda yayınlanmış makale ve  kitapları bulunmaktadır. Yüksek lisans tezi, “ avukatlık başarı ve kariyeri “ üzerinedir. Özel Hukuk alanında doktora öğrencisidir.

Yazar, mesleki deneyim ve tecrübesini genç hukukçularla paylaşarak,  uygulama alanında araştırdığı örnekler ve İçtihatlarla, özellikle gençleri aydınlatmak  ve bilgilendirmek için özverili ve fedakarca çalışmalar yapmıştır.  

Başlıca eserleri; SGK DAVALARI, HİZMET TESBİTİ, ARABULUCULUK, TAŞINMAZ DAVALARI, İHTİYATİ HACİZ, İŞCİ ALACAKLARI, İFLAS ERTELEME(KONKORDATO), İHTİYATİ TEDBİR,  ÖRNEKLERLE DİLEKÇELER / SÖZLEŞMELER / BİLİRRKİŞİ RAPORLARI, KEŞİF, TİCARET MAHKEMESİ REHBERİ, HACİZ İHBARNAMESİ, UYGULAMADA İCRA TAKİBİ, AVUKATLIK HUKUKU, TRAFİK KAZALARI TAZMİNAT DAVALARI, SİGORTA DAVALARI, SİGORTA/RÜCU DAVALARI, KİRA DAVALARI,APARTMAN REHBERİ,KOOPERATİF DAVALARI, KAT KARŞILIĞI İNŞAAT SÖZLEŞMELERİ DAVALARI, TASARRUFUN İPTALİ DAVALARI, ECRİ MİSİL, HUKUK KAVRAMLARI SÖZLÜĞÜ, PRATİK BİLGİLER EL KİTABİ, ADLİ TIP HUKUKU DERSLERİ, HEKİMİN HUKUKİ TAZMİNAT SORUMLULUĞUISLAH, İSPAT,YETKİLİ MAHKEME,BOŞANMADA MAL VE PARALARIN PAYLAŞILMASI,TİCARİ DAVALARDA İTİRAZIN İPTALİ, NOTERLERİN HUKUKİ SORUMLULUĞU, … Ayrıca; yazarın “sadece selam kahve bahane ve nokta”  isimli şiir kitapları yayınlanmıştır.


FORMÜL:

 

Kitabın Sayfa Sayısı / 2 x 1000 / 69000 = 1000 adet basılan bir kitap için kesilen ağaç sayısı

 

 

Kağıt yapımında, genellikle iğne yapraklı ağaçlardan Ladin ve Çam ağaçları kullanılmaktadır. Çoğunluk çam ağacına aittir.

 

Dünya çapında her gün 80.000 ila 160.000 ağaç kesilmekte ve kağıt endüstrisinde kullanılmaktadır. Ormanlar yok edilmekte, küresel ölçekte iklim değişikliğine sebep olmaktadır.

 

Bir çam ağacının boyunu ortalama 18 m, yarıçapı da 15 cm eder. Bu durumda bir çam ağacı 1,2717 metreküptür. 0.0083 metreküp odun yaklaşık 4,5 kg gelir. Bu durumda 1,2717 metreküp odun yani bir ağaç 690 kg gelecektir.

 

Bir ağaçtan elde edilen kağıt, ağacın ağırlığının yarısı kadar etmektedir.

 

O halde, ortalama bir çam ağacı 690 kg ettiğine göre, elde edilecek kağıt 345 kg olacaktır.

 

Bir A4 beyaz kağıdın ağırlığı 5 gr etmektedir. Demek ki, bir ağaçtan 345000/5 = 69000 adet A4 yaprağı elde edilmektedir.

 

Günümüzde özellikle dijital kitap baskılarında, kitabın boyutu ne olursa olsun A4 boyutunda kağıt harcanmakta olup, kesime giren kısımları atılmaktadır.

 

Buraya kadar elde edilen verilerle şöyle bir formül çıkartılabilmektedir:

 

Kitabın sayfa sayısı / 2 = kitapta kullanılan kağıt yaprağı.

 

Her kitabın asgari 1000 adet basıldığı (ki ortalama çok daha yüksek çıkacaktır)

 

FORMÜL:

 

Kitabın Sayfa Sayısı / 2 x 1000 / 69000 = 1000 adet basılan bir kitap için kesilen ağaç sayısı

 

E-kitaplar geleceğimizi kurtaracak. Gelin e-kitapları daha çok sevelim, doğaya bir nebze olsun nefes verelim.

 

Peki basılı kitapların çevreye verdiği tahribat sadece ağaç ile mi sınırlı? Tabii ki hayır! Bir araştırmaya göre, Amerika Birleşik Devletlerinde hava kirliliğinin yüzde yirmisini kağıt fabrikaları oluşturuyor. Bununla birlikte havayla sınırlı kalmayıp su kirliliğine de büyük ölçüde neden oluyor. Zira kağıt, yapısı gereğince bol suya ihtiyaç duyar.

 

Modern tesislerde bile 1 ton kağıt üretebilmek için yaklaşık 50 ton su kirletilmektedir.

 

Artık karar sizin? E-kitap teknolojisi yokken elbette kitaplar ağaçlardan daha önemli idi. Zira, entelektüel hale gelen her birey doğayı korumak için fazladan çaba harcayabilecek bilince kavuşmuş olacaktı.

 

Ya şimdi? Tamamen zararsız bir teknoloji varken, hala zararlı nostaljik alışkanlıklarınıza devam mı etmek istiyorsunuz? Siz bilirsiniz…