E-Kitaplar
HMK - 7. Cilt - Yargılama Giderleri ve Adli Yardım • Geçici Hukuki Korumalar • Son Hükümler
- Yayınevi: Aristo Yayınevi
- Yazar: Filiz BERBEROĞLU YENİPINAR
- Sayfa Sayısı: 285
- Yayın Tarihi: 27.10.2022
- Baskı:
- Tür: E-kitap
- Basılı Olsaydı Fiyatı: 340,00
Bu kitap 1901 kez incelendi; 59 adet satıldı.
Kategoriler: Bütün Hukuk Kitapları, Medeni Usul Hukuku
Bu çalıma, uygulamaya yönelik mütevazi nitelikte, en güncel ve en yeni tarihli içtihatlardan hazırlanmış olan, HMK. m. 323-340, 389-406 ve 445-452’de düzenlenen yargılama giderleri ve adli yardım, geçici hukuki korumalar ve son hükümlere ilişkin mevzuat incelemesidir. Çalışmada bulunan örnekler istinaf özetlerinden alınmıştır.
Çalışmadan özetler;
Öncelikle, gider ve delil avansı kavramlarını açıklamakta fayda vardır;
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 114. maddesinin (g) bendinde, gider avansının yatırılmış olması dava şartları arasında sayılmış olup aynı Kanun’un 115. maddesinin 1. fıkrasında, mahkemenin bu koşulun mevcut olup olmadığını kendiliğinden araştıracağı, ikinci fıkrasında ise, bu şartın noksanlığı tespit edilirse davanın usulden reddine karar verileceği öngörülmüştür. 7251 sayılı Kanun’un 9. maddesiyle değişik HMK’nın “Harç ve gider avansının ödenmesi” başlıklı 120. maddesinde;
“(1) Davacı, yargılama harçları ile her yıl Adalet Bakanlığınca çıkarılacak gider avansı tarifesinde belirlenecek olan tutarı, dava açarken mahkeme veznesine yatırmak zorundadır.
(2) Avansın yeterli olmadığının dava sırasında anlaşılması hâlinde, mahkemece, bu eksikliğin tamamlanması için davacıya iki haftalık kesin süre verilir.
(3) Taraflardan her birinin ikamesini talep ettiği delil için mahkemece belirlenen delil avansına ilişkin 324 üncü madde hükümleri saklıdır.” düzenlemesi bulunmaktadır.
Anılan maddenin gerekçesinde ise; “Madde ile, dava açılırken yargılama harçlarının mahkeme veznesine yatırılması zorunluluğu düzenlenmiştir. Maddede ayrıca, 1086 sayılı Kanunda yer almayan, yeni bir düzenleme yapılarak, her türlü tebligat ücretleri, keşif giderleri, bilirkişi ve tanık ücretleri gibi giderleri karşılayacak tutarın, avans olarak davacı tarafından dava açarken yatırılması zorunluluğu getirilmiştir. Bu avansın yetmemesi durumunda ise tamamlanması için davacıya kesin süre verileceği hususu hüküm altına alınmıştır. Avans miktarının, davanın türü ve özelliklerine göre her yıl Adalet Bakanlığınca ilan edilecek tarifeye göre belirleneceği, maddede yer almıştır. Maddede yapılan bu düzenlemeyle, gerekli masrafların zamanında yatırılmamasından dolayı davaların gecikmesinin önüne geçilmesi amaçlanmıştır.” ifadelerine yer verilmek suretiyle, her türlü tebligat ücretleri, keşif giderleri, bilirkişi ve tanık ücretleri gibi giderleri karşılayacak tutarın, avans olarak davacı tarafından dava açarken yatırılması zorunluluğu getirildiği vurgulanmıştır.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Delil ikamesi için avans” başlıklı 324. maddesinde ise;
“(1) Taraflardan her biri ikamesini talep ettiği delil için mahkemece belirlenen avansı, verilen kesin süre içinde yatırmak zorundadır. Taraflar birlikte aynı delilin ikamesini talep etmişlerse, gereken gideri yarı yarıya avans olarak öderler.
(2) Taraflardan birisi avans yükümlülüğünü yerine getirmezse, diğer taraf bu avansı yatırabilir. Aksi hâlde talep olunan delilin ikamesinden vazgeçilmiş sayılır.
(3) Tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyeceği dava ve işler hakkındaki hükümler saklıdır.” hükmü getirilmiştir.
Anılan madde gerekçesinde de; “… ‘Harç ve avans ödenmesi’ başlıklı 125. maddede davacının dava masraflarının karşılığı olarak avans ödemesi öngörülmüştür. Bu avans, davacının delillerinin toplanması için yapılması gereken harcamaları da kapsar. Bu maddede ise daha çok davalının delillerinin toplanması için ödenmesi gereken avans düzenlenmiştir. Öte yandan davacının avansı yönünden “Dava şartları” başlıklı 119. maddede hüküm getirilmiştir. Davacının avansı yatırmış olması dava şartlarındandır. Şu hâlde davacı avansının yargılamanın devamı sırasında yetersiz kalması hâlinde, uygulanacak hüküm, bu maddeden ziyade 125. madde hükmüdür.” ifadelerine yer verilmek suretiyle, gider avansının davacının dava masraflarının karşılanması amacıyla, delil avansının ise daha çok davalının delillerinin toplanması amacıyla getirildiği belirtilmiştir.
03.04.2012 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yönetmeliğinin 45. maddesinde:
“(1) Davacı, yargılama harçları ile her yıl Bakanlıkça çıkarılacak gider avansı tarifesinde belirlenecek olan tutarı dava açarken mahkeme veznesine yatırmak zorundadır. Gider avansı, her türlü tebligat ve posta ücretleri, keşif giderleri, bilirkişi ve tanık ücretleri gibi giderler için davacıdan alınan meblağı ifade eder.
(2) Adli yardım talebiyle açılan dava ve işlerde adli yardım konusunda bir karar verilinceye kadar harç, gider ve delil avansı alınmaz. Kanunlardaki özel hükümler saklıdır.
(3) Gider avansının yeterli olmadığının dava sırasında anlaşılması halinde, mahkemece bu eksikliğin tamamlanması için davacıya iki haftalık kesin süre verilir. Dava şartı olan gider avansının yatırılmaması veya tamamlanmaması halinde, dava, dava şartı yokluğundan reddedilir.
(4) Taraflardan her biri ikamesini talep ettiği delil için mahkemece belirlenen avansı, verilen kesin süre içinde yatırmak zorundadır. Delil avansı, tarafların dayandıkları delillerin giderlerini karşılamak üzere mahkemece belirlenen kesin süre içinde ödemeleri gereken meblağı ifade eder. Taraflar birlikte aynı delilin ikamesini talep etmişlerse, gereken gideri yarı yarıya avans olarak öderler. Taraflardan biri avans yükümlülüğünü yerine getirmediğinde, diğer taraf bu avansı da yatırabilir. Delil avansını yatırmayan taraf, o delilin ikamesinden vazgeçmiş sayılır. Tarafların üzerinde tasarruf edemeyecekleri dava ve işlerle, kanunlardaki özel hükümler saklıdır…” düzenlemesi yer almaktadır.
Yönetmeliğin 45. maddesinde, gider avansı ve delil avansı birlikte düzenlenmiş olup gider avansının, her türlü tebligat ve posta ücretleri, keşif giderleri, bilirkişi ve tanık ücretleri gibi giderler için davacıdan alınan meblağı ifade ettiği, davacının, her yıl Bakanlıkça çıkarılacak gider avansı tarifesinde belirlenecek olan tutarı dava açarken mahkeme veznesine yatırmak zorunda olduğu, delil avansının ise tarafların dayandıkları delillerin giderlerini karşılamak üzere mahkemece belirlenen kesin süre içinde ödemeleri gereken meblağı ifade ettiği vurgulanmıştır.
Yukarıda açıklandığı üzere, Yönetmelikte gider avansının içinde delil avansı için gerekli giderler de gösterilmiştir.
Gider avansının yatırılmaması hâlinde açılan dava, dava şartı yokluğundan reddedilir (Yön. m. 45/3); delil avansının yatırılmaması hâlinde ise, o delilden vazgeçilmiş sayılır (Yön. m. 45/3). Bu durumda Yönetmeliğin 45. maddesinin birinci fıkrası ile dördüncü ve beşinci fıkraları arasında uyum bulunmadığından, HMK’nın 324. maddesi gözetilerek Yönetmeliğin 45. maddesinin dördüncü ve beşinci fıkralarının öncelikle uygulanması gerekir (Pekcanıtez H./Atalay O./Özekes., M.: Hukuk Muhakemeleri Kanunu Hükümlerine Göre Medeni Usul Hukuku, 13. Bası, Ankara 2012, s. 354).
Yapılan açıklamalar ışığında, somut olayda mahkemece davacıdan kesin süre içinde yatırılması istenilen bilirkişi masrafının delil avansı niteliğinde olduğu hususu açıktır.
II- Tarafların dayandığı delillerin toplanması amacıyla Mahkemece verilen kesin süreye ve kurulacak ara kararın mahiyetine değinmekte fayda vardır.
Türk yargı sistemine göre hukuk yargılamasında hâkim kendiliğinden bir davayı inceleyip uyuşmazlığı çözemez. Bunun kaçınılmaz sonucu olarak da hâkim, tarafların istekleri ile bağlı tutulmuştur [HMK, m. 24, 25, 26; mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu (HUMK, m. 72, 74, 75].
Kamu düzeninin gerektirdiği hâller dışında hâkimin re’sen yargılamayı sürdürmesi olanaklı olmadığından ve tarafların davayı hazırlama ve takip etmeleri gerektiğinden hâkimin davacının yapmadığı bir işlemi kendiliğinden ikmal etmesi olanaklı değildir (Taraflarca hazırlama ilkesi). Az önce açıklanan genel kuraldan ayrık olarak, usul hukukunda hâkimin re’sen araştırma yapabileceği hâllere de yer verilmiştir. Bu gibi durumlarda olayın özelliğine göre hâkim, incelemelerin gerektirdiği masrafların taraflarca ödenmemesi hâlinde sonradan haksız çıkan taraftan alınmak üzere, Maliye Hazinesinden karşılanmak suretiyle gereğini yerine getirir (Re’sen araştırma ilkesi, HMK m. 325, HUMK m. 415).
III- Taraflarca yapılması gereken işlemler, bunlar için yasada öngörülen süreler ile bunların yargılamaya etkisine ilişkin düzenlemeler ile yargısal uygulamanın irdelenmesi gerekmektedir.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda öngörülen süreler, nitelikleri bakımından, taraflar için konulmuş süreler ve mahkemeler için konulmuş süreler olmak üzere ikiye ayrılır. Mahkemeler için konulmuş olan süreler hak düşürücü nitelikte değildir. Mahkemelerin süresinden sonra yapmış oldukları işlemler de (örneğin, mahkemenin vermiş oldukları kararlar da (HMK, m. 294/4) geçerlidir (Kuru, B./Aydın, B.: İstinaf Sistemine Göre Yazılmış Medenî Usul Hukuku, s. 614, İstanbul 2020). Eş söyleyişle hâkim, gecikmeli de olsa süreye bağlanmış olan işlemi yapabilir. Dolayısıyla, gecikmeli de olsa yapılan işlem, oluşturulan karar hukuken geçerlidir ve süresinde yapılmış gibi hukukî sonuç doğurur.
Şu hâlde, süreye ilişkin normların kabulüyle medeni usul hukukunda gerçekleştirilmek istenen amaçlar; adaletin bir an önce sağlanması, keyfiliğin önlenmesi, mahkemenin aynı işle uzun süre meşgul olmasının, başka ifadeyle diğer dava ve işlere yeterince zaman ayıramaz duruma düşürülmesinin önlenmesi; uluslarüstü ve ulusal nitelikteki emredici normlar uyarınca davanın makul sürede sonuçlandırılmasının sağlanması, yargılamanın belli bir düzen ve kestirilebilir bir sürede yürütülmesi, başka bir anlatımla yargılamanın adil şekilde yapılmasının sağlanması olarak özetlenebilir.
Adli yardıma ilişkin usul ve esaslar 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 334-340 ıncı maddelerinde düzenlenmiş olup, aynı Kanun’un 363/3 üncü maddesinde adli yardım talebinin kanun yollarına başvuru sırasında Yargıtay’a da yapılabileceği, 337/1 inci maddesinde duruşma yapılmaksızın talep hakkında karar verilebileceği, 335/3 üncü maddesinde adli yardımın, hükmün kesinleşmesine kadar devam edeceği, yine 338/1 inci maddesinde de adli yardımdan yararlanan kişinin mali durumu hakkında kasten veya ağır kusuru sonucu yanlış bilgi verdiği ortaya çıkar veya sonradan mali durumunun yeteri derecede iyileştiği anlaşılırsa adli yardım kararının kaldırılacağı hükme bağlanmıştır.
Bu eserin hazırlanmasında büyük özveride bulunarak yardımlarını esirgemeyen, Sn. Alihan YENİPINAR’a en içten duygularımla minnet ve şükranlarımı sunarım.
Eserin basımını üstlenen ARİSTO YAYINEVİ çalışanlarına ve emeği geçenlere çok teşekkür ederim.
Filiz BERBEROĞLU YENİPINAR
Filiz BERBEROĞLU YENİPINAR
- Eğitim Sayısı 0
- E-Kitap Sayısı 48
- Eğitim Alan Kişi Sayısı 0
- E-Kitap Alan Kişi Sayısı 0
Eğitmen Hakkında
1968 Kahramanmaraş doğumludur. İstanbul Üniversitesi hukuk fakültesinden hiç bütünlemesiz ve başarıyla mezun olmuştur. Hakimlik mesleğine, 23 yaşında başlamış, hiç avukatlık yapmamıştır.
Yazar; Yurdun çeşitli yerlerinde; iş mahkemesi, asliye hukuk mahkemesi, kadastro mahkemesi, Yargıtay tetkik hakimliği ile uzun süre ticaret mahkemesi başkanlığı görevlerinde bulunmuştur.
Yazarın; Adalet Akademisi, Seçkin, Aristo, Legal, Adalet, yayınevleri başta olmak üzere çok sayıda yayınlanmış makale ve kitapları bulunmaktadır. Yüksek lisans tezi, “ avukatlık başarı ve kariyeri “ üzerinedir. Özel Hukuk alanında doktora öğrencisidir.
Yazar, mesleki deneyim ve tecrübesini genç hukukçularla paylaşarak, uygulama alanında araştırdığı örnekler ve İçtihatlarla, özellikle gençleri aydınlatmak ve bilgilendirmek için özverili ve fedakarca çalışmalar yapmıştır.
Başlıca eserleri; SGK DAVALARI, HİZMET TESBİTİ, ARABULUCULUK, TAŞINMAZ DAVALARI, İHTİYATİ HACİZ, İŞCİ ALACAKLARI, İFLAS ERTELEME(KONKORDATO), İHTİYATİ TEDBİR, ÖRNEKLERLE DİLEKÇELER / SÖZLEŞMELER / BİLİRRKİŞİ RAPORLARI, KEŞİF, TİCARET MAHKEMESİ REHBERİ, HACİZ İHBARNAMESİ, UYGULAMADA İCRA TAKİBİ, AVUKATLIK HUKUKU, TRAFİK KAZALARI TAZMİNAT DAVALARI, SİGORTA DAVALARI, SİGORTA/RÜCU DAVALARI, KİRA DAVALARI,APARTMAN REHBERİ,KOOPERATİF DAVALARI, KAT KARŞILIĞI İNŞAAT SÖZLEŞMELERİ DAVALARI, TASARRUFUN İPTALİ DAVALARI, ECRİ MİSİL, HUKUK KAVRAMLARI SÖZLÜĞÜ, PRATİK BİLGİLER EL KİTABİ, ADLİ TIP HUKUKU DERSLERİ, HEKİMİN HUKUKİ TAZMİNAT SORUMLULUĞUISLAH, İSPAT,YETKİLİ MAHKEME,BOŞANMADA MAL VE PARALARIN PAYLAŞILMASI,TİCARİ DAVALARDA İTİRAZIN İPTALİ, NOTERLERİN HUKUKİ SORUMLULUĞU, … Ayrıca; yazarın “sadece selam kahve bahane ve nokta” isimli şiir kitapları yayınlanmıştır.
FORMÜL:
Kitabın Sayfa Sayısı / 2 x 1000 / 69000 = 1000 adet basılan bir kitap için kesilen ağaç sayısı
Kağıt yapımında, genellikle iğne yapraklı ağaçlardan Ladin ve Çam ağaçları kullanılmaktadır. Çoğunluk çam ağacına aittir.
Dünya çapında her gün 80.000 ila 160.000 ağaç kesilmekte ve kağıt endüstrisinde kullanılmaktadır. Ormanlar yok edilmekte, küresel ölçekte iklim değişikliğine sebep olmaktadır.
Bir çam ağacının boyunu ortalama 18 m, yarıçapı da 15 cm eder. Bu durumda bir çam ağacı 1,2717 metreküptür. 0.0083 metreküp odun yaklaşık 4,5 kg gelir. Bu durumda 1,2717 metreküp odun yani bir ağaç 690 kg gelecektir.
Bir ağaçtan elde edilen kağıt, ağacın ağırlığının yarısı kadar etmektedir.
O halde, ortalama bir çam ağacı 690 kg ettiğine göre, elde edilecek kağıt 345 kg olacaktır.
Bir A4 beyaz kağıdın ağırlığı 5 gr etmektedir. Demek ki, bir ağaçtan 345000/5 = 69000 adet A4 yaprağı elde edilmektedir.
Günümüzde özellikle dijital kitap baskılarında, kitabın boyutu ne olursa olsun A4 boyutunda kağıt harcanmakta olup, kesime giren kısımları atılmaktadır.
Buraya kadar elde edilen verilerle şöyle bir formül çıkartılabilmektedir:
Kitabın sayfa sayısı / 2 = kitapta kullanılan kağıt yaprağı.
Her kitabın asgari 1000 adet basıldığı (ki ortalama çok daha yüksek çıkacaktır)
FORMÜL:
Kitabın Sayfa Sayısı / 2 x 1000 / 69000 = 1000 adet basılan bir kitap için kesilen ağaç sayısı
E-kitaplar geleceğimizi kurtaracak. Gelin e-kitapları daha çok sevelim, doğaya bir nebze olsun nefes verelim.
Peki basılı kitapların çevreye verdiği tahribat sadece ağaç ile mi sınırlı? Tabii ki hayır! Bir araştırmaya göre, Amerika Birleşik Devletlerinde hava kirliliğinin yüzde yirmisini kağıt fabrikaları oluşturuyor. Bununla birlikte havayla sınırlı kalmayıp su kirliliğine de büyük ölçüde neden oluyor. Zira kağıt, yapısı gereğince bol suya ihtiyaç duyar.
Modern tesislerde bile 1 ton kağıt üretebilmek için yaklaşık 50 ton su kirletilmektedir.
Artık karar sizin? E-kitap teknolojisi yokken elbette kitaplar ağaçlardan daha önemli idi. Zira, entelektüel hale gelen her birey doğayı korumak için fazladan çaba harcayabilecek bilince kavuşmuş olacaktı.
Ya şimdi? Tamamen zararsız bir teknoloji varken, hala zararlı nostaljik alışkanlıklarınıza devam mı etmek istiyorsunuz? Siz bilirsiniz…