E-Kitaplar
Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun Şerhi - 1995
- Yayınevi: Aristo Yayınevi
- Yazar: Prof. Dr. Mehmet KÖKSAL
- Sayfa Sayısı: 503
- Yayın Tarihi: 08.10.2020
- Baskı: 2
- Tür: E-kitap
- Basılı Olsaydı Fiyatı: 540,00
Bu kitap 2643 kez incelendi; 69 adet satıldı.
Kategoriler: Bütün Hukuk Kitapları, Nostaljik Hukuk Serisi, Tüketici Hukuku
Elinizde tutmuş olduğunuz kitap, 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un yürürlüğe girmesi ile beraber yayınlanmış bu konudaki ilk kitaptır. Kitaba yargı kararları da alınmış ve bir kısa şerh kitabı olarak düşünülerek oluşturulmuştur.
Kitabın daha önsözünde, tüketici kredilerine, aldatıcı reklamlara ve kapı önü satışlara ilişkin konularda çok sıkıntılar çıkacağı öngörüsünde bulunulmuştur. Bu öngörü doğru çıkmış ve halen bu konular tam olarak bir çözüme ulaştırılamamıştır. Kitapta ayrıca bu konulara ilişkin Avrupa Birliği (AB) Direktiflerinin tercümeleri de bir ilk olarak yer almıştır. O güne kadar AB direktiflerinin Türkçeye tercümesi bulunmamakta idi.
Kitabın bir ilginç hikâyesi daha vardır. Kitabı yayımladıktan sonra, değerli Hocam Prof. Dr. Tuğrul Ansay ile bir toplantıda karşılaşmıştım. Ben kitabı yayımladığım sırada daha yeni çiçeği burnunda bir Dr. akademisyendim. Almanya’dan doktora bittikten sonra yeni Türkiye’ye dönmüştüm (1995): Hocama kitabı anlatınca bana “Sen daha yeni doktor oldun. Nasıl böyle yeni bir konuda cesaret edip kitap yazıyorsun?” diye sormuştu. 9 Eylül 1995 tarihinde yürürlüğe giren bir Kanun hakkında, Kasım 1995’te yayınlanan bir kitap yazma cesaretini genç olmanın hevesiyle göstermiştim.
Kitapta özgün birçok husus bulunmaktaydı. Bu özgün öngörülerimin ve eleştirilerimin büyük kısmı daha sonraki kanun değişikliklerinde dikkate alınmış ve maddelerde benim yazdığım eleştiriler doğrultusunda, ama bana atıf yapılmaksızın ve ben komisyonlara çağrılmaksızın yapılmıştır. Benim komisyonlara çağırılmamamın sebebi de Bakanlığın bana kızgın ve küskün olmasıdır. Devlet vatandaşa kızar ve küser mi, demeyin. Olay şöyle olmuştu. Bir Tüketici Konferansı sırasında ben Bakanlık temsilcisi ile beraber yan yana oturuyorduk. İlk ben tebliğimi sundum. Bu tebliğde Bakanlığın Genelgeler çıkarmasının ve genelgeler ile Kanun hükmünü genişletme veya daraltmasının abesle iştigal olduğunu söyledim. Benden sonra söz alan o zamanın Bakanlık temsilcisi bana ve akademisyenliğime hakaretler yağdırdı. Ben nasıl bir akademisyenmişim? Ben nasıl bir üslup kullanıyormuşum? vs. Bakanlık Temsilcisinden sonra Sevgili Hocam Prof. Dr. Ergun Özsunay söz istedi ve Bakanlık temsilcisine dedi ki: “Ben Mehmet Köksal’ın yerinde oturuyor olsaydım, aynı üslup ile eleştirirdim. Bu tam bir akademisyen üslubudur.” Bakanlık Temsilcisi çok bozulmuştu. Ama ben Bakanlığın ondan sonraki hiçbir çalışmasına Tüketici Hukuku konusunda uzman olmama rağmen çağırılmadım.
Kitabın bir diğer özelliği ise kitaba yapılan atıflardır. Bazı akademisyenler ve bildiğimiz hocalarımız, kitabıma hiç atıf yapmama konusunda ağız birliği etmişçesine ve hatta bana atıf yapan kitapları referans gösterip, orada bana yapılan atıfları görmelerine rağmen atıf yapmamışlardır. Bunun akademik etik tarafı tabii ki yoktur. Ama ben uzunca bir süre dava açmayı düşündükten sonra kendilerini kendi vicdan ve ahlak anlayışlarıyla baş başa bıraktım. Ama örneğin, Prof. Dr. Erden Kuntalp hocamız “bağlı kredi” kavramında hep bana atıf yapar. Çünkü sonraki değişikliklerde Kanuna da alınan “bağlı kredi” kavramını ilk kullanan ve içeriğini belirleyen 1995 yılında yazdığım bu kitaptır. Bunun gibi Prof. Dr. Cevdet Yavuz’a, Prof. Dr. Jale Akipek’e, Prof. Dr. Yavuz Aslan’a, Prof. Dr. Mehmet Demir’e ve daha nice bu kitaba atıf yapan akademisyenlere burada teşekkür etmek istiyorum. Hepsinin ismini yazamadığım için beni affetsinler.
Şimdi kitaptaki 1995 yılında yazdığım ve ilk defa Türk Tüketici Hukukuna kazandırdığım konulara kısaca göz atalım:
- Kanunun 1. Maddesini yorumlarken, Kanun yapılırken unutulan bir konu hakkında şunları yazmıştım: “…Sağlıklı bir tüketiciyi koruma politikası geliştirmek istiyorsak, gönüllü örgütlenmelerin aynı zamanda maddi olarak da desteklenmesini sağlayan programlar oluşturmamız gerekir…”
- Tüketicinin gerçek ve tüzel kişiyi kapsayacak şekilde tanımlanmış olmasının uygulamada karışıklık yaratacağını, bu nedenle de tüzel kişi tabirinin dar yorumlanarak, tacir sıfatı olmayan tüzel kişilerin sadece kastedildiği sonucuna ulaşılması gerektiği yazılmıştır.
- Tüketici kredisi tanımı yapılmıştır (s. 158).
- Tüketici kredisine aracılık eden kurumların da kredi veren kavramı içerisinde değerlendirilmesi gerektiği anlatılmıştır.
- Tüketici kredilerinde de cayma hakkı getirilmesi zorunluluğuna dikkat çekilmiştir (s. 162 vd.).
- 125inci sayfada “Bağlı Kredi” kavramı tanımlanmıştır. Bağlı krediler için iki ana unsur tespit edilmiştir: i. Satışa sunulan mal ve hizmet ile verilen kredi arasında ekonomik bir birlik olmalı; ii. Kredi satış bedelini karşılamak üzere verilmelidir.
- “Tüketiciyi koruma anlamında yapılması gereken, ambalajların satıcılar tarafından geri alınmasını sağlayıcı yasal düzenlemeyi getirmektir. Aynı zamanda, tehlikeli mal ve hizmetlerin kullanılmasından sonra kalan atıkların satıcı tarafından geri alınması da sağlanmalıdır… Kısacası tüketiciler her türlü ambalajı satıcıya geri verme olanağına sahip olmalıdırlar.” (s. 423). Bu da sonradan kanuna dahil edilen bir konudur.
Daha birçok konunun ele alındığı bu tıpkı basımı tüketicilerin korunmasının gelişimi bakımından da faydalı olacak bir eser olarak sizlere sunuyorum. Tıpkı basımı üstlenen Aristo Yayınevi ve emekçilerine de çok teşekkür ederim. 03/10/2020
Prof. Dr. Mehmet Köksal
Yalıkavak
Prof. Dr. Mehmet KÖKSAL
- Eğitim Sayısı 43
- E-Kitap Sayısı 17
- Eğitim Alan Kişi Sayısı 84701
- E-Kitap Alan Kişi Sayısı 9197
Eğitmen Hakkında
Prof. Dr. iur. Mehmet Köksal 1986 yılında Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesinden mezun olmuştur. 1995 yılında doktora çalışmasını Konstanz Üniversitesi Hukuk Fakültesinde bitirmiştir. 1996’dan itibaren çeşitli üniversitelerin hukuk fakültelerinde ticaret ve şirketler hukuku, eşya hukuku, sözleşme hukuku ve tüketiciyi koruma hukukuyla ilgili dersler vermiştir. Doçentliğini Kıbrıs Yakın Doğu Üniversitesi’nden, profesörlüğünü de Kıbrıs Avrupa Liderlik Üniversitesinden almıştır. Ayrıca KISBU Hukuk Fakültesi’nde dekanlık ve Medeni Hukuk Ana Bilim Dalı Başkanlığı yapmıştır. AHK Yönetim Kurulu üyeliği, AHK Tahkim Mahkemesi Başkanlığı ve Avrupa Liderlik Üniversitesi Rektörlüğü görevlerini de sürdürmektedir.
FORMÜL:
Kitabın Sayfa Sayısı / 2 x 1000 / 69000 = 1000 adet basılan bir kitap için kesilen ağaç sayısı
Kağıt yapımında, genellikle iğne yapraklı ağaçlardan Ladin ve Çam ağaçları kullanılmaktadır. Çoğunluk çam ağacına aittir.
Dünya çapında her gün 80.000 ila 160.000 ağaç kesilmekte ve kağıt endüstrisinde kullanılmaktadır. Ormanlar yok edilmekte, küresel ölçekte iklim değişikliğine sebep olmaktadır.
Bir çam ağacının boyunu ortalama 18 m, yarıçapı da 15 cm eder. Bu durumda bir çam ağacı 1,2717 metreküptür. 0.0083 metreküp odun yaklaşık 4,5 kg gelir. Bu durumda 1,2717 metreküp odun yani bir ağaç 690 kg gelecektir.
Bir ağaçtan elde edilen kağıt, ağacın ağırlığının yarısı kadar etmektedir.
O halde, ortalama bir çam ağacı 690 kg ettiğine göre, elde edilecek kağıt 345 kg olacaktır.
Bir A4 beyaz kağıdın ağırlığı 5 gr etmektedir. Demek ki, bir ağaçtan 345000/5 = 69000 adet A4 yaprağı elde edilmektedir.
Günümüzde özellikle dijital kitap baskılarında, kitabın boyutu ne olursa olsun A4 boyutunda kağıt harcanmakta olup, kesime giren kısımları atılmaktadır.
Buraya kadar elde edilen verilerle şöyle bir formül çıkartılabilmektedir:
Kitabın sayfa sayısı / 2 = kitapta kullanılan kağıt yaprağı.
Her kitabın asgari 1000 adet basıldığı (ki ortalama çok daha yüksek çıkacaktır)
FORMÜL:
Kitabın Sayfa Sayısı / 2 x 1000 / 69000 = 1000 adet basılan bir kitap için kesilen ağaç sayısı
E-kitaplar geleceğimizi kurtaracak. Gelin e-kitapları daha çok sevelim, doğaya bir nebze olsun nefes verelim.
Peki basılı kitapların çevreye verdiği tahribat sadece ağaç ile mi sınırlı? Tabii ki hayır! Bir araştırmaya göre, Amerika Birleşik Devletlerinde hava kirliliğinin yüzde yirmisini kağıt fabrikaları oluşturuyor. Bununla birlikte havayla sınırlı kalmayıp su kirliliğine de büyük ölçüde neden oluyor. Zira kağıt, yapısı gereğince bol suya ihtiyaç duyar.
Modern tesislerde bile 1 ton kağıt üretebilmek için yaklaşık 50 ton su kirletilmektedir.
Artık karar sizin? E-kitap teknolojisi yokken elbette kitaplar ağaçlardan daha önemli idi. Zira, entelektüel hale gelen her birey doğayı korumak için fazladan çaba harcayabilecek bilince kavuşmuş olacaktı.
Ya şimdi? Tamamen zararsız bir teknoloji varken, hala zararlı nostaljik alışkanlıklarınıza devam mı etmek istiyorsunuz? Siz bilirsiniz…